Kendi başımıza açtığımız Suriye belası
Sevgili okurlarım, ülkemizde 2011 yılına kadar güzel güzel yaşıyorduk. Sorunlarımız yok muydu, elbette vardı. Birbirimizle kapışmıyor muyduk, mutlaka kapışıyorduk… Ama o tarihten sonra...
Sevgili okurlarım, ülkemizde 2011 yılına kadar güzel güzel yaşıyorduk. Sorunlarımız yok muydu, elbette vardı.
Birbirimizle kapışmıyor muyduk, mutlaka kapışıyorduk…
Ama o tarihten sonra başımıza gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Suriye’de iç savaş çıkmış, ahalinin bir bölümü Esad’a karşı ayaklanmıştı.
ABD 2011 yılında kararını açıkladı:
“Suriye’nin başındaki Esad ve onun rejimi devrilecektir!..”
Ve bizim o günkü AKP hükümeti bu kararın üzerine balıklama atladı.
“Çok olumlu bir karardır, ABD’yi kutluyoruz. Bu çorbada bizim de tuzumuz mutlaka olacaktır.”
★★★
Başbakan Recep Bey… Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu…
Bizimkiler nutuk atmaya başladı.
“Suriye zaten bizim eski vilayetimizdir. Orada bizim de hakkımız vardır. En kısa zamanda müdahale edeceğiz, Cuma namazını Şam’da kılacağız!..”
Niyetleri Suriye’yi işgal etmekti!
Yanlış hesaplarını o zaman, bundan yedi yıl önce yürürlüğe soktular.
Şöyle düşünüyorlardı:
“Suriye’de isyan çıktı. Esad bu isyanla baş edemez. Devrilmek üzere. İşte o zaman ABD’nin desteği ile pastadan payımızı alırız.”