Rukiye
Sözcü Gazetesi Yazarı Emin Çölaşan'ın bugünkü (23.03.2022)''Rukiye'' başlıklı yazısı.
Sevgili okurlarım, Türk televizyonları acayip biçimlere dönüştü. Nereden bakarsanız bakın, hangi programları ve özellikle de tartışma adı verilen programları birkaç dakika izleyince aynı duruma tanık oluyoruz.
Gazetede geçen yoğun saatlerimizde bütün gün boyunca siyasi olaylarla ilgilenmek zorunda kalıyoruz.
Akşam eve gidince insan biraz olsun kafasını boşaltmak istiyor.
Ben de öyleyim!
Çoğu zaman haberleri falan boş geçip, akşamüzeri saatlerinde yayınlanan programlara takılıyorum…
Ve bunları izlerken kendi adıma utanıyorum.
Birbiri ardına tıklayıp izlediğim programlar ve sunucuları genelde şöyle:
■ Show'da Didem.
■ Atv'de Esra.
■ Fox'ta Fulya.
■ Star'da Serap.
Bu hanımlar tarafından sunulan programların reytingleri sanırım epeyce yüksek.
Müşterileri fazla.
Aile içi sorunlar yaşayan ‘müşteriler' genelde bunlara katılmayı tercih ediyor.
■ Karı koca kavgaları, eşini boynuzlayanlar ve boynuzlananlar.
■ Birbiri ardına sıralanan yalanlar.
■ Karşılıklı hakaretler, tehditler.
■ Evinden kaçanlar, evine kuma getirenler, imam nikahıyla evlenmiş görünenler.
■ Ayılıp bayılanlar, fenalık geçirenler… Yalancıktan ağlama numarası yapıp sahte gözyaşı dökenler.
■ Evlilik vaadiyle para dolandıranlar.
■ Bol kepçe ensest, tecavüz, zina olayları.
■ Çocuk benden değil, (ya da kocamdan değil) DNA testi isterim diye bağıranlar. İnanmayacaksınız ama bazen DNA testi sonuçları stüdyoya getirtilip çocuğun kimden olduğu programda açıkça bildiriliyor.