Sayın büyüklerimize kısa bir açık mektup!
Sevgili okurlarım, gözünüzden mutlaka kaçmamıştır… Önümüzdeki referandum için iktidar kesiminde inanılmaz bir panik ve korku var.Devletin bütün olanaklarını seferber...
Sevgili okurlarım, gözünüzden mutlaka kaçmamıştır… Önümüzdeki referandum için iktidar kesiminde inanılmaz bir panik ve korku var.
Devletin bütün olanaklarını seferber ettiler.
Devletin parasını ve gücünü Evet için dibine kadar kullanıyorlar.
Ellerinde örtülü ödenek dahil sonsuz bir para var. Bu paraların nereden geldiği belli değil.
Altlarında devletin uçakları, makam araçları…
Emirlerinde parti militanı valiler, kaymakamlar, yandaş sivil toplum kuruluşları ve AKP'li belediyeler…
Ve toplum üzerinde, özellikle kırsal kesimde kurulan propaganda ve korkutma baskısı.
Din ticareti ve alabildiğine din sömürüsü.
Camilerde ve okullarda bile yapılan siyaset.
Hayır'cı kesime yapılan baskı ve saldırılar…
Ve özellikle yandaş medya!
(Bunları sıralarken Devlet Bahçeli unsurunu hiç dikkate almıyorum çünkü evet kararıyla birlikte kendisini bitirdi, ağırlığı kalmadı.)
* * *
Bütün bunlar panik ve korku belirtileri.
Bu iktidar, sandıktan hayır çıktığı takdirde kendisinin sudan çıkmış balığa benzeyeceğini iyi biliyor.
O yüzden de asıldıkça asılıyor.
Hayır'cı kesimin elinde bu olanakların hiçbiri yok. Milyonlarca yurtsever insanımız ise bu baskıların altında eziliyor bile olsa bildiğinden şaşmıyor, mücadelesini mertçe, aslanlar gibi sürdürüyor.
* * *
Sıradan vatandaşlar olarak bu tek taraflı propagandadan, baskılardan ve özellikle de yandaş televizyon kanallarınınbeyin yıkama kampanyasından artık bıktık.
Halk arasında bir söz vardır “Gına geldi” diye…
Gerçekten de gına geldi.
Sabah kalkmışsınız, ne var ne yok diye televizyonu açıyorsunuz.
Karşınızda ya Recep Tayyip, ya Binali Yıldırım, ya da partili milletvekillerinden veya danışmanlarından biri.
Konuştukça konuşuyorlar.
Başka bir kanala geçiyorsunuz, şahıslar aynı…
Söyledikleri de üç aşağı beş yukarı aynı.