Avrupa bize ders verdi
Hollanda’da beklenen seçimler yapıldı, kelimenin tam anlamıyla içler acısı bir durum ortaya çıktı. İlk sonuçlara bakılırsa, 150 sandalyesi bulunan Hollanda Parlamentosu’nda en yüksek oyu...
Hollanda’da beklenen seçimler yapıldı, kelimenin tam anlamıyla içler acısı bir durum ortaya çıktı. İlk sonuçlara bakılırsa, 150 sandalyesi bulunan Hollanda Parlamentosu’nda en yüksek oyu alan partinin çıkardığı milletvekili sayısı 33.
Ortada sebze çorbası gibi bir durum var. Buna karşılık, en yüksek oyu alan parti “birinci çıktım” diye kutlama yapıyor. Aldığı oy oranı ise sadece yüzde 20. Diğerleri de onu az farkla takip ediyor.
Şu sıralamaya bakın:
Başbakan Mart Rutte’nin Özgürlük ve Demokrasi Partisi: 33 milletvekili.
Irkçı ve İslam düşmanı Geert Wilders’in Özgürlük Partisi: 20 milletvekili.
Hıristiyan Demokratlar ve Demokratlar: 19’ar milletvekili.
Jesse Klaver’in Yeşil Sol Partisi ile Sosyalist Parti:14’er milletvekili.
Geriye kalan 31 milletvekilliği ise diğer partiler arasında paylaşılıyor.
Sonuçta, Hollanda’da çok partili bir koalisyon kurulacak. Herkes diğerine kendi politikasını dikte ettirmeye çalışacak. Bremen Mızıkacıları misali her kafadan ayrı bir ses çıkacak. Bunun da adına “hükümet” denilecek!
Yaşadık, biliyoruz biz bunu…
Yıllarca koalisyonlarla idare edildik. Bunun nasıl bir şey ve nelere mal olduğunu bizzat gördük. Hükümetler içindeki görüş ayrılıkları, itiş-kakış ve kavgalarla geçti ömrümüzün büyük bölümü.
İşte bu yüzden istikrarı devam ettirmek ve sistemi daha da güçlendirmek için 16 Nisan’da halk oylamasına gidiyoruz. Sandıklar yaklaşırken, Hollanda’daki seçim sonuçlarının bize ders olması lazım.
***
Hollanda’daki seçim kampanyası sırasında gördük rezilliği…
Bütün partiler itişip-kakıştılar, buna karşılık rezillikte birbirleri ile yarıştılar. Seçmene yaranıp üç-beş oy daha fazla alabilmek için kendi ilan ettikleri değerleri bile ayaklar altına aldılar. Çirkinleştiler, çirkefleştiler.
“Seçim var” diye önce gerilimi artırdılar. Kabalalıkların üzerine coplu polislerini, atlarını, itlerini saldılar. Tribünlere oynayıp, seçmenlerine mesajlar verdiler.
İşleri bitince de bize çağrı yapıp, sergiledikleri rezillikleri unutmamızı istiyor ve “itidal” tavsiye ediyorlar.
İşte koalisyonlara dayalı “Parlamenter Sistem” dedikleri de bu zaten! Birkaç oy daha fazla alabilmek için yapılan halk dalkavuklukları üzerine kurulu!
Biz de yaşamadık mı uzun yıllar bunları…
Siyasi partiler, seçim zamanı geldiğinde vatandaşa gök kubbe dâhil her şeyi vaat ettiler. Gözbağcılık ve çığırtkanlık yaptılar. Seçim bittikten sonra da yaptıkları ve söylediklerinin büyük bölümünü unuttular. Tıpkı bugün Hollanda’dan bize yapılan “itidal çağrıları” gibi!