Bir silah hikayesi
Yıllar, yıllar önceydi. 1989’un Ocak Ayında Afganistan’daydım. Sovyetler Birliği çekilmeye hazırlanıyordu. Ülkenin bütününde herkesin ibret alması gereken bir fotoğraf...
Yıllar, yıllar önceydi. 1989’un Ocak Ayında Afganistan’daydım. Sovyetler Birliği çekilmeye hazırlanıyordu. Ülkenin bütününde herkesin ibret alması gereken bir fotoğraf vardı…
Amerika’nın Ruslara karşı mücahitlere ve özellikle Hizb-i İslami’ye verdiği silahlar pazara düşmüştü. Pakistan sınırında bulunan ve Pakistan Hükümeti’nin “gayri alaka” dediği Dara’da açık havada satılıyordu. Bizzat gördüm orayı. Gidiyordunuz, sergilenen her türlü silahı bedeli mukabilinde alabiliyordunuz. İsterseniz, o pazardan bir çuval esrarı da satın alıp, sırtınıza vurabiliyordunuz.
Ruslar da perişan haldeydi ve onlar da Kızıl Ordu’nun silahlarını satıyorlardı. Rus generallerle bizzat pazarlık yapıp, Sovyet Ordusu’na ait tankları satın alan mücahit komutanları vardı. O dönemde Tercüman Gazetesi’nde bir dizi yazı halinde yazdım bunları.
Sonra Hizb-i İslami’den El Kaide ve Taliban doğdu. O silahlar dünyanın her tarafına yayıldı. Kadere bakın ki, Amerika’nın yığdığı silahlar,