Çarçur edebiyatı
Akşam Gazetesi Yazarı Emin Pazarcı'nın bugünkü (22.03.2022)''Çarçur edebiyatı'' başlıklı yazısı.
Biz övünüp gururlanırken, birleri de dövünüp duruyor. Biz 'işte bu' derken, onlar 'rezalet, vurgun, soygun' diye bağırıyor. Yeni bir hastalık değil tabii; müzmin, yıllanmış bir meşrep meselesi bu! 1960'lardan beri sürekli izliyoruz aynı filmi.
Çarpıtmak, kirletmek, karalamak bunların işi! Tutturmuş giriyorlar...
'Benim vergilerimle yaptın' diye başlıyorlar. Sonra 'geçiş garantileri' diye bağırıyorlar. Konuyu da hep getirip 'müteahhit ve vurgun' ilişkisine dayıyorlar.
Birincisi, yap, işlet, devret modeli ile yapılıyor bunlar. Kimsenin vergisi kullanılmıyor. İkincisi, doktorlar, gazeteciler, memurlar yapacak değil, müteahhitlerin işi bu elbet. Üçüncüsü, bedava yapacak halleri yok, bir bedeli olacak tabii ki. En önemlisi ise, belli sürenin sonunda hepsi devletin-milletin malı haline gelecek.
Ayrıca, onların ödediği vergi ile yapılsa ne olur? Devlet, vergileri bu hizmetleri yapmak için alıyor çünkü!
Ama yırtınırcasına bağırıp duruyorlar...