Halk düşmanları
Kızım ağlıyor, telefondan jetlerin ve bombaların seslerini dinletiyordu. Sinirleri bozuktu ve “Allah kahretsin bunları” diyordu: -Yine bir patlama oldu. Bu defa ses Kızılay tarafından geldi. Biliyor musun, Ankara yanık kokuyor baba....
Kızım ağlıyor, telefondan jetlerin ve bombaların seslerini dinletiyordu. Sinirleri bozuktu ve “Allah kahretsin bunları” diyordu:
-Yine bir patlama oldu. Bu defa ses Kızılay tarafından geldi. Biliyor musun, Ankara yanık kokuyor baba.
Kime atılıyordu o bombalar?
Bu milletin Meclisine… Kamu binalarına… Polise ve nihayet milletin kendisine…
O ana kadar tecrübeli olduğumu düşünüyordum. 12 Eylül 1980’de darbeyi bizzat yaşadım ve devamında acıları ile karşı karşıya kaldım. Ancak, böyle bir alçaklık görmedim. Kendi milletinin üzerine ölüm yağdıran bir TSK mensubu ile karşı karşıya kalmadım.
Yazık, gerçekten çok yazık! PKK’lı alçaklara, DAEŞ’li teröristlere, bir de kendi ordumuz içinden çıkan bu çapulcular eklendi.
Asker torunuyum ben. Zaman zaman yapılan hatalara rağmen, Peygamber Ocağı olan Silahlı Kuvvetlerimize hep sempati ile baktım. Halen de bakış açım değişmiş değil. Şimdi de kameraların karşısına geçip “demokrasi” diyen komutanlarımızla aynı düşünceler içindeyim:
Bunlar TSK içine sızmış halk düşmanları. Bu bir ihanet teşebbüsü. Aksi taktirde helikopterlere binip, Yunanistan’a kaçmazlardı.
* * *
Bu Feto’cuların pek çok ihanetine bizzat şahit oldum. Yurt dışında sergiledikleri ülke düşmanlıklarını yerinde gördüm. Ama, son olarak kendileri gibi ülke düşmanı unsurlarla ittifak yaparak gerçekleştirdikleri kalkışma, hepsinin üzerine tüy dikti.
Fakat, yine olmadı, yine başaramadılar. Bu defa da kullanmaya kalkıştıkları teknoloji harikası silahlar, milletin göğsüne çarpıp eridi, yok oldu.
5 Haziran 1989’da Çin’in ünlü Tianenman Meydanı’ndaki o ünlü fotoğrafı hatırlarsınız. Kimliği halen netleşmemiş olan 19 yaşındaki bir genç, 59 tankın önüne geçti. Tek başına ilerleyişlerini durdurdu. Demokrasinin son dönem sembollerinden biri oldu.
O ne ki!
Önceki gece, o fotoğraftan binlercesi benim insanım tarafımdan gerçekleştirdi. Demokrasi adına destan yazdı, Türk insanı. İzlediğim görüntülere hayran kaldım. Tepeden bombalar yağıyor, ama tamamı tek bir geri adım atmıyordu. Evinden çoluk-çocuğu ile helalleşerek çıkan, bu konuda hiçbir eğitimi olmayan o insanlar, darbeciler karşısında devleşti.
27 Mayıs 1960’ta ve 12 Eylül 1980’de kaybetti, ama bu defa millet rövanşı aldı. Demokrasi düşmanlarına karşı büyük bir zafer kazandı!
* * *
Anlamak zor, niçin saldırdılar?
Niye bu ülkenin savunması için kendilerine emanet edilen, ülke düşmanlarına, PKK’lı ve DAEŞ’li teröristlere karşı kullanılması gereken silahları, millete çevirdiler? Milli olması gereken Silahlı Kuvvetler içindeki bu grup, neden milli güçleri yok etmek için harekete geçti?
Yok, düşmanlık dışında hiçbir izahı!
Kim ya da kimin maşaları bunlar?
Bu soruların hepsinin cevabı bulunmalı. Onları yakalayıp gereken cezaları vermek yetmez. Kendilerini maşa olarak kullanan bütün güçlerin de ortaya çıkarılması gerekli.
* * *
Yaşanan bu acı gelişmenin yanında mutluluk veren gelişmeler de yaşıyoruz millet olarak…