Kavgacı Türkiye!
Bir süredir dış politikada hep aynı tartışmaların etrafında dönüp duruyoruz. Eleştiriler de genellikle yine aynı noktalarda odaklanıyor… Deniliyor ki: -Amerika ile ilişkiler iyi gitmiyor; Avrupa ile kavga ediyor, giderek...
Bir süredir dış politikada hep aynı tartışmaların etrafında dönüp duruyoruz. Eleştiriler de genellikle yine aynı noktalarda odaklanıyor…
Deniliyor ki:
-Amerika ile ilişkiler iyi gitmiyor; Avrupa ile kavga ediyor, giderek Avrupa’dan uzaklaşıyoruz.
Sanki geçmişte ilişkiler çok iyiydi! Sanırsınız, onlarla itişip kakışmadığımız dönemlerde başımız göğe erdi!
Şöyle bir geçmişe dönüp bakalım…
İlişkilerin sözde “harika” olduğu dönemlerde hep kaybeden biz olduk. Yüzümüze güldükleri zamanlar sürekli biz geriledik. Onlar “alan” oldular, biz de “veren” sıfatıyla bu güne kadar idare edip geldik.
Biz, bugün “aleyhimize işliyor” dediğimiz Gümrük Birliği’ne bile göbek atarak girdik. Bir dönem, “Irak’ın toprak bütünlüğünden yanayız” deyip, Çekiç Güç’e destek vererek, Irak’ı kendi elimizle böldük. Hep onların dümen sularında hareket ettik. Elbette ilişkilerin kötü olması mümkün değildi.
***
Aslında Batı hiç değişmedi. Değişen biz olduk. Dün çıtımızı çıkarmadığımız noktalarda bugün tavır koyup, sesimizi yükseltiyoruz. Artık, uygulanan çifte standartlara tepki gösteriyoruz.
Hiç unutmuyorum, 2000’li yılların başında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, TV 8’de hazırlayıp sunduğum Bakış Programı’nda çok önemli açıklamalar yapmıştı. ABD’lilerin Kandil’e silah yardımında bulunduğunu söylemişti.
Kimse sesini çıkarmadı. “Ne oluyor” diye soran olmadı.
DHKP-C’li Sabancı Suikastı’nın faili Fehriye Erdal, yıllarca Brüksel’den yardım ve destek gördü. Bu DHKP-C’liler, Brüksel’de bizzat yanımda Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Mesut Yılmaz’ı “Senin kafana sıkacağız” diye tehdit ettiler.