Seviyesiz, basit, bayağı, çirkin…
Dibe vurmaktır bunun adı. Siyasetle birlikte nezaketin, zarafetin, hitabetin de katlidir. Seviyenin iyice düşüp, yerlerde sürünmesidir. İyi, güzel, hoş olanın ayaklar altına alınmasıdır. Çirkinliğin...
Dibe vurmaktır bunun adı. Siyasetle birlikte nezaketin, zarafetin, hitabetin de katlidir. Seviyenin iyice düşüp, yerlerde sürünmesidir. İyi, güzel, hoş olanın ayaklar altına alınmasıdır. Çirkinliğin, seviyesizliğin, basitliğin ve ilkelliğin zaferidir. Sokak ağzı, köprü altı muhabbetidir. Sabahtan akşama kadar tiner çekip, sağa sola küfür eden madde bağımlılarının seviyesidir. Kahvehanelerde ve meyhanelerde bile hoş karşılanmaz. Söylenmez ve söyletilmez. Sadece batakhane kültürüdür. Bizim Meclis’imizde sıkça görülmesi ise içler acısıdır! *** Önce ufak ufak başladı. Sonra patlama yaptı… Hem de “profesör” unvanlı bir takım siyasetçiler bile kervana katıldı. Ağza alınmayacak, utanç verici sözler havada uçuştu. Kimi sosyal medyada seçmenle “Biz senin ananı tanır mıyız?” türünden son derece basit ve çirkin muhabbetler içine girdi. Kimi, kameraların karşısına geçip, gazetecilere saldırdı: -Şerefsiz, zavallı, satılık, besleme… Neler söylenmedi ki! Üstelik bu ifadeleri destekleyenler ve alkışlayanlar oldu. Hem de içlerinde siyasette koltuk sahibi olanlar da vardı. Nihayet, TBMM grup toplantılarında içinde “p.ç” kelimesi bulunan sloganlar atılmaya başlandı. Bu ülkenin milli iradesinin temsil edildiği yer, köprü altına çevrildi. İşler acısı bir tablo ortaya çıktı!