Sinsi, kalleş, alçak…
O küstah meydan okumalar bitti. Çünkü, tarihin en büyük darbesini yediler. Özyönetim hayalleri suya düştü. Çoğu kazdığı çukurlara gömüldü. Geride kalanlar da arkalarında harabeler...
O küstah meydan okumalar bitti. Çünkü, tarihin en büyük darbesini yediler. Özyönetim hayalleri suya düştü. Çoğu kazdığı çukurlara gömüldü. Geride kalanlar da arkalarında harabeler bırakarak kaçtılar. Hallaç pamuğu gibi atıldılar. Dün, “tükürükle boğacaklarını” söylüyorlardı… Bugün tükürdüklerini yalıyorlar. Batılı ülkelerin kapılarında yatıp, yardım dileniyorlar. Soluk almak için oralardan medet umuyorlar. Tabi, bu arada “yıkılmadık, ayaktayız” mesajını vermek için saldırıyorlar. Sinsice, kalleşçe ve alçakça! *** İstanbul’da bir defa daha arkadan vurdular. Yine canlarımız gitti. Fırsat bulduklarında belki bir başka yerde yine kalleşçe vurmaya çalışacaklar. İnsanlık denilen değerden zerre kadar nasiplerini almamışlar. Hiçbir kutsalları yok. Alçaktan bile aşağı mertebelerin mensupları bunlar. Masum katili hepsi. Korumasız, suçsuz çocukları katlediyorlar. Yaşlı insanlara pusular kuruyorlar. Anneleri, kadınları hedef alıyorlar. Ramazan dinlemiyorlar, bayramların hangi anlama geldiğini bilmiyorlar. Sanata, tarihi eserlere saldırıyorlar. En son da dün İstanbul’daki tarihi Şehzadepaşa Camii’ni tahrip ettiler. En belirgin vasıfları Barbarlık ve Vandallık! İyi, güzel ve kutsal olan ne varsa, onunla savaş halindeler!