Türkiye’nin hafıza kaybı
Unutmuşuz, yeni yeni hatırlamaya başladık. Aslında “utturmuşlar” da diyebiliriz. Bizi biz yapan pek çok değeri, şimdi hatırlamaya başladık… Ciddi bir beyin travmasının ardından, yavaş yavaş...
Unutmuşuz, yeni yeni hatırlamaya başladık. Aslında “utturmuşlar” da diyebiliriz. Bizi biz yapan pek çok değeri, şimdi hatırlamaya başladık…
Ciddi bir beyin travmasının ardından, yavaş yavaş normal hayata dönen, hatta yürümeye ve konuşmaya başlayan insanlar gibiyiz!
Mesela “Kut’ül Ammare”yi yeni öğrendik…
Avustralyalı Araştırmacı Dr. Gaston Bodart, Kut’ül Ammare için “İngiliz prestijinin Birinci Dünya Savaşı’nda yediği en büyük darbe” diyor. Üstelik bu darbeyi vuran biziz. Ama haberimiz bile yok!
Unutmuşuz, unutturmuşlar.
İngiliz Tarihçi James Morris de bu olayı “Britanya (İngiltere) Askeri Tarihinde en aşağılık teslim” olarak değerlendiriyor. Teslim alan biziz, ama bilmiyoruz!
Anlatan olmamış ki!
Oysa, öğreniyoruz ki, Çanakkale kadar önemli, Çanakkale kadar şerefli bir zafere imza atmışız orada. Bu büyük zaferin kahramanı Halil Paşa, bakın ne diyor:
“Tarih, bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır.”
Ama bizim öyle bir derdimiz olmamış! Bilmeyince, yazmaya da gerek kalmamış!
Aslında hikâye bu günkünden farksız. Bugün nasıl Ortadoğu’da bir “enerji savaşı” varsa, 1916’da da o yaşanmış. Petrol bölgelerini ele geçirmeye çalışan İngilizler, Irak’ın Kut Bölgesi’ni işgal etmişler. Çanakkale’ye hangi emperyalist emellerle geldilerse, oraya da benzer amaçla gitmişler.