8 Mart hoşlukları
Bilirsiniz, hos ama bos sözler vardır. "Çocuklar gelecegimizdir, onlara sahip çıkalım" gibi... Bunlar kuskusuz güzel temenniler. Ancak hayatta karsılıgı yok. Bir Dünya Kadınlar Günü daha bu tipte lafları dinleyerek...
Bilirsiniz, hos ama bos sözler vardır. "Çocuklar gelecegimizdir, onlara sahip çıkalım" gibi... Bunlar kuskusuz güzel temenniler. Ancak hayatta karsılıgı yok. Bir Dünya Kadınlar Günü daha bu tipte lafları dinleyerek geçti: "Kadın gücünü fark etmeli." "Kadınlar birbirlerini desteklemeli." "Kadınlar haklarını bilmeli." Sonra bu lafları edenler isine gücüne döndü. Hayat oldugu gibi devam etti. Çogu kisi kadın sorununda kabahati erkeklere yüklüyor. Halbuki o erkekleri yetistiren de kadınlar. Anne diye yücelttigimiz kadınlar.
Babanın etkisi vardır ama talidir.
Insan ilk egitimini annesinden alır. Bes yıl süren bu egitimi insaata benzetebiliriz.
Temeli atan, sütunları çıkıp kirisleri kuran annedir. Bunlar bir kere insa edildikten sonra, kökten bir degisiklik yapamazsınız.
Olay buysa ne yapmalı? Geçen yıl bu günlerde (2 Mart) kaybettigimiz Prof. Çigdem Kagıtçıbası bu gerçegi bilenlerin basında geliyordu.
"Psikoloji dersi vermekle degisim olmaz" diyerek kolları sıvamıs ve kısa adı AÇEV olan Anne-Çocuk Egitim Vakfı'nı kurmustu.
Vakfın egitmenleri, henüz dogum yapmamıs veya yeni anne olmus kadınlarla bir araya geliyordu. Yani hedef, hayattaki en önemli egitici olan kadınları egitmekti. Birçok kadına ulastılar. Ancak onların çabası igneyle kuyu kazmaktı. Daha milyonlarca kadın var egitecek. "Erkek döver de sever de" diyen, "Kadın asla erkekten daha fazla kazanmamalı" diyen, "Kadın kısmı okumasa da olur" diyen kadınlar.
Demem o ki... Otellerin, kurumların sık toplantı salonlarında bir araya gelerek hos laflar etmemiz, o kadınların çaga uygun zihniyette çocuklar yetistirmelerini saglamaz.
Biz birbirimizi alkıslarken, onlar bildiklerini okurlar. Kendi annelerinden ögrendikleri köhnemis degerleri, çocuklarına aktarmaya devam ederler.