Avrupa'nın zayıf halkası
Paris'teki terör saldırısını nasıl ele almalıyız? Bunu yapabilmek için önce yanlış yaklaşımları elemek gerekir. Saldırılardan sonra yas tutan Parislilerin ağzından sık sık şu...
Paris'teki terör saldırısını nasıl ele almalıyız? Bunu yapabilmek için önce yanlış yaklaşımları elemek gerekir.
Saldırılardan sonra yas tutan Parislilerin ağzından sık sık şu sözleri duyduk: "Biz onların nefret ettiği her şeyi temsil ediyoruz..." Yani, "IŞİD bizim demokratik, özgürlükçü, serbest yaşam biçimimize düşman" diyorlardı.
IŞİD'in saldırılardan sonra yaptığı açıklamada kullandığı "Fuhuşun ve müstehcenliğin başkenti" ibaresini ciddiye alırsanız, olayı yaşam biçimine bağlayan Parisliler haklı gibi görünüyor.
Halbuki IŞİD çapında bir hareket, nefretle dolu olmasına rağmen, bilhassa şu dönemde Fransız yaşam biçimine kafasını takmaz.
Ortada çok net bir durum var: ABD ve ortaklarının savaş uçakları IŞİD hedeflerini bombalıyor... Bu strateji IŞİD'i yok etmede yetersiz kalsa da, Kürt militanlara çok yardımcı oluyor. Mesela Kobani bu nedenle düşmemişti.
İşte bu şartlar altında IŞİD savaşı genişletmeyi seçti. Esas olarak Suriye ve Irak ile sınırlı bir cepheyi, Avrupa'ya yaymak amacıyla Paris saldırısını gerçekleştirdi: "Madem sen beni havadan vuruyorsun, ben de senin vatandaşını vururum."
Fransa'nın hedef seçilmesinin bir başka nedeni de, en çok Müslümanın yaşadığı Avrupa ülkesi olması. Nüfusun yüzde 5 ila 10'u Müslüman. Bu da 3 ila 6 milyon ediyor.
Ayrıca, mesela Almanya ile kıyaslandığında güvenlik politikaları daha gevşek. Yani Fransa, IŞİD örgütlenmesi açısından elverişli bir ülke. Bu bakımdan Avrupa'nın en zayıf halkası...
Amerikalılar, "Aslında IŞİD bize de saldırmak istiyor ama imkan bulamıyor" diyor ya... Çok doğru.