Cumhuriyet elden gitmiyor
Zaman nasıl da akıyor! 2012 yılı... 29 Ekim'in öncesinde ya da sonrasında bir gün. Bizim gazetenin hemen yanındaki benzinlikte bulunan lokantadayım. Tam yemeğe başlıyordum ki kapıdan içeri Toktamış Hoca girdi....
Zaman nasıl da akıyor! 2012 yılı... 29 Ekim'in öncesinde ya da sonrasında bir gün. Bizim gazetenin hemen yanındaki benzinlikte bulunan lokantadayım. Tam yemeğe başlıyordum ki kapıdan içeri Toktamış Hoca girdi.
Tanışmıyorduk ama göz aşinalığımız vardı. Hemen masaya buyur ettim. Benzin almak için durmuşlar. Toktamış Ateş de lokantayı görünce dayanamamış. Mekanlara kendisinden önce giren bir göbek, kolay büyütülmüyor tabii. Özen göstermek gerek.
Önce sigaradan söz ettik. Ben sigarayı bıraktığımdan beri kimi yakalasam "Aman sigara içme" diyordum. Hoca farklıydı: "Sigarayı bıraktım ama asla kötülemem" dedi. Aa, niye?
"İnsan hiç uzun yıllar birlikte çok güzel saatler geçirdiği bir kişiyi kötüler mi? Böyle bir döneklik yapar mı? Yapmaz. Aynı durum sigara için de geçerli..."
Laf lafı açtı. Konu bir ara "cumhuriyet" kavramına geldi. Hoca siyaset bilimci olduğu için bana söz düşmezdi. Birçok akademisyenden beklenenin aksine kısa konuştu.
"Cumhuriyet, dediğimiz, neticede yönetimde bir sülalenin olmadığı rejimdir..."