Eyvah, motora kedi girmiş

TRT'de gösterilen 'Payitaht Abdülhamit' dizisinden de tanıdığımız Latif Koru'nun araç motoruna kedi yavrusu girmiş. Durumu fark edince arabayı durduran oyuncu, yarım saat beklemiş. Kedi çıkmamış. Oto tamircisini...

TRT'de gösterilen 'Payitaht Abdülhamit' dizisinden de tanıdığımız Latif Koru'nun araç motoruna kedi yavrusu girmiş. Durumu fark edince arabayı durduran oyuncu, yarım saat beklemiş. Kedi çıkmamış. Oto tamircisini aramış. O da olmamış. İtfaiyeye başvurmuş. Uzun uğraşlar sonucunda kedicik motordan çıkarılmış.
Aynı olay benim de başıma gelmişti... Motoru açıp kapamakla kedinin sesi değişmiyorsa, ölüm tehlikesi yoktur. Kedi acıkınca kendiliğinden çıkar.
Ancak çözümü hızlandırmak istiyorsanız...
1) Kedi maması filan koyabilirsiniz. Kokuya gelecektir. 2) YouTube'ta 'yavrusunu çağıran anne kedi' (mother cat calling kittens) videoları var. Telefonun sesini iyice açarak oynatın. Büyük olasılıkla çıkar. 3) "Varsa sireni çalıştırın" diyenler oluyor ama tavsiye etmem. Kedicik korkudan altına yapabilir.

***

Öğretmenim YouTube

Araştırma ABD'de yapılmış, Ancak eminim ki pek yakında bütün dünya için geçerli olacak: 'Z Kuşağı' da denilen, 14-23 yaş arasındaki gençlerin çoğu, YouTube'un eğitimlerine yaptığı katkının, ders kitaplarından daha fazla olduğunu söylemiş.
Bence kitaplardan bir adım öteye gitmek de mümkün: YouTube'un ve benzeri video sitelerinin öğrenciye katkısı, 'işimi bitireyim de, bir an evvel eve gideyim' diye düşünen memur kafalı bir öğretmenden daha fazla olduğuna ben eminim.
Bize gelirsek... Türkler zaten kitaptan değil, birbirlerinden öğrenirler. Dolayısıyla yanlış bilgiler, virüs gibi yayılır. YouTube sayesinde Türk gencinin zihnindeki 'doğru bilgi miktarı' az da olsa artacaktır.
Dönüp kendi gençliğime bakıyorum da... Bizim zamanımızda YouTube olsaydı, şimdi bambaşka bir insan olurdum. Karakter açısından değil elbette, bilgi ve daha önemlisi beceri olarak.

***

Mantık çekirge, mantık!?

YouTube'lar filan güzel de, bunlar dil sorunlarına derman olmuyor. De'lerin, da'ların, mı'ların, mi'lerin ayrılmasını filan geçtim. Kağıdın ölümüyle birlikte, kaybedileceği çoktan belli olan savaş da sona erecek.
Aslında o tür yanlışları ben fazla önemsemiyorum. Çünkü dilin 'keyfi' yönüyle ilgili. Zamanında birileri "Mi'leri ayrı yazalım" demiş, öyle olmuş. Denmeyebilirdi. Öyle bir kural olmayabilirdi. Ancak bir de mantık hataları var ki işte onları önemsiyorum.
Geçen gün 'House Doktor' dizisini izliyorum. Demode bir evin, küçük dokunuşlarla nasıl albenili hale getirilip kolayca satılabileceğini anlatıyor.
Sunucu Tracy Metro ve takımı, evi güzelleştirmek için önce dar bütçeli bir plan yapıyor. Ardından Tracy (çeviride) şöyle diyor: "Tamamdır... İşe koyulmaya başlıyoruz..."
Sevgili çevirmen arkadaşım. Ya 'işe başlamak' denir ya da 'işe koyulmak'. İkisi aynı anlamdadır. "İşe koyulmaya başlayalım" demenin "mesela örneğin" demekten çok farkı yoktur.

***

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şeyhül Muharririn 12 Kasım 2018 | 914 Okunma Cenaze marşı 11 Kasım 2018 | 716 Okunma Milyar dolarlık arayış 10 Kasım 2018 | 4.316 Okunma Kaşıkçı niye öldürüldü? 04 Kasım 2018 | 5.697 Okunma Bellek dostu yazı tipi 03 Kasım 2018 | 253 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar