36 yıl sonra 12 Eylül 1980
Aslında siyasal tarihimizde iki 12 Eylül var: Biri, 12 Eylül 1980’de askerlerin yaptığı darbe... Öteki, 12 Eylül 2010’da AKP-Cemaat ittifakının yaptığı sivil yargı darbesi. Şimdi de 15 Temmuz...
Aslında siyasal tarihimizde iki 12 Eylül var:
Biri, 12 Eylül 1980’de askerlerin yaptığı darbe...
Öteki, 12 Eylül 2010’da AKP-Cemaat ittifakının yaptığı sivil yargı darbesi.
Şimdi de 15 Temmuz kalkışmasından sonra AKP’nin 20 Temmuz 2016 tarihli “Post Mortem” darbesini yaşıyoruz!
***
Kim demiş “Tarih tekerrürden ibarettir” diye:
AKP-Erdoğan iktidarı, tarihten ders almış...
20 Temmuz 2016 Post Mortem Darbesi, kendinden önceki bütün darbelerden yararlanmış; o darbelerde eksik kalan bütün unsurları içeriyor:
Klasik darbe uygulamaları olan, gözaltılara, tutuklamalara, işten çıkarmalara, pasaport iptallerine ek olarak...
Suçlanan insanların, örgütlerin, işletmelerin mal varlıklarına da el konuyor...
Seçilmiş belediye başkanlarının yerine, kayyımlar atanıyor.
***
“Post Mortem Darbe” gerekçesi 15 Temmuz’daki FETÖ kalkışması olarak ilan edildi...
Ama ek hedefi, aynı zamanda PKK ile de mücadele olarak görülüyor.
***
Elbette ülkenin siyasal, örgütsel, bürokratik, eğitimsel, askeri, adli ve mülki yapısına, yaklaşık yarım yüzyıldır sızan FETÖ ile mücadele kolay değil...
Hele bu örgüt:
İnsanların mukaddes değerlerini, yani inançlarını...
Eğitim sürecini, yani yeniden üretimlerini...
Kontrol ederek, kendine bir “müritler” kitlesi yaratmış...
Ve de bu “müritler” ile, yıllar içinde siyasete ve devlete sızarak iktidara ortak olmuşsa...
Bu mücadelenin olağan koşullarda ve olağan yöntemlerle yapılması pek kolay değildir.