Aydınların ve yargıçların köleliği
Her aydın biraz yargıç, her yargıç biraz aydındır. Her aydın: Yazdıkları, söyledikleri, yaptıkları, kısacası duruşuyla, insanları doğrudan yargılamasa bile, içinde bulunduğu topluma, o...
Her aydın biraz yargıç, her yargıç biraz aydındır.
Her aydın:
Yazdıkları, söyledikleri, yaptıkları, kısacası duruşuyla, insanları doğrudan yargılamasa bile, içinde bulunduğu topluma, o toplumdaki insanlara, doğrunun, haklının, gerçeğin ne olduğunu anlattığı, bir tür mihenk taşı, bir tür yol gösterici, insanların kendileriyle hesaplaşmalarında örnek olduğu için, biraz da olsa, bir tür yargıçtır!
***
Her yargıç:
İnsanlar arasında adalet dağıttığı, devletle birey arasındaki ilişkilerde Temel Hak ve Özgürlükleri gözettiği, karar verirken doğrudan, haklıdan, gerçekten yana olduğu, insanlığın evrensel tarihini ve birikimini bilmek ve bunlara göre davranmak zorunda bulunduğu için, biraz da olsa, bir tür aydındır.
***
En sıradan ve en mutluluk veren kölelik, en kimliksiz, en zayıf insanın gönüllü köleliğidir:
Kimliksiz kişi, kölelikle kimlik kazanır...
Kendisi ve yakınları hakkında, ne yapacağı konusunda karar vermekte zorlanan insan karar verme sorumluluğundan kurtulur, verilen kararlara uymanın keyfini yaşar...
O artık bağımsız ve özgür bir birey değil, birörnek insanlardan oluşan bir sürünün “şeyleşmiş” bir parçasıdır.
Gönüllü kölenin içinde yaşadığı toplumu daha iyiye, daha güzele, daha doğruya, daha mutlu olmaya doğru götürmek konusundaki girişimci değeri, katkısı sıfırdır.
O toplumu yöneten diktatör açısından da marjinal değeri sıfırdır, ama “prototip” (örnek insan, örnek vatandaş) olarak değeri çok yüksek, sonsuza yakındır:
Çünkü toplumu yöneten diktatör herkesin bu “prototip”e uygun olmasını ister.
***