AYM ve meşruiyet
Demokrasilerde bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır:Anayasa ve seçimler.Bir iktidar, demokratik rejimlerde, ülkeyi yönetmek için mutlaka seçilmiş olmalıdır. Bu seçim, anayasaya göre, belli aralıklarla...
Demokrasilerde bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır:
Anayasa ve seçimler.
Bir iktidar, demokratik rejimlerde, ülkeyi yönetmek için mutlaka seçilmiş olmalıdır.
Bu seçim, anayasaya göre, belli aralıklarla tekrarlanan, şeffaf ve adil ilkelere göre, bütün adayların eşit koşullarda propaganda yapabildiği bir ortamda uygulanan bir yarışma olmak zorundadır.
Ama bir iktidarın seçilmiş olması onun yaptığı her işi meşru kılmaz:
Hitler’in, demokrasiyi yozlaştırarak diktatör olduğu ve sonra da başlattığı İkinci Dünya Savaşı trajedisinden beri, seçilmiş iktidarların meşruiyetinin ikinci bir ölçüte göre de değerlendirilmesi önem kazanmıştır:
Anayasalara uygunluk.
Seçilmiş olsalar bile, iktidarların eylem ve söylemleri anayasaya uygun değilse, meşru kabul edilemez!
***
Elbette anayasaya uygunluk, hukuksal açıdan denetlenmesi gereken bir niteliktir; anayasa mahkemeleri bunun için kurulmuşlardır.
ABD’de “Supreme Court” (Yüksek Mahkeme) adıyla var olan bu kurum, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Anayasa Mahkemesi olarak bütün Kıta Avrupası’nda da yaygınlaşmıştır.
Türkiye’de çok geç bir tarihte, Demokrat Parti iktidarının anayasayı askıya alma deneyiminden sonra, antidemokratik uygulamaları önlemek için, 1961 Anayasası ile kurulmuştur.
Ama ne yazık ki, AKP döneminde, bütün yargı organlarıyla birlikte AYM’nin de yapısıyla ve görevleriyle oynanarak hem anayasanın ruhuna uygun tam bir denetim yapılması engellenmiş hem de mahkeme siyasal iktidarın etkisine son derece açık hale getirilmiştir.