Çetin, Ahmet ve Mehmet Altan
Anılardan önce anımsatmalar: 1) Kimlik siyaseti yapmanın, yani etnik/ milliyetçi ve dinci/mezhepçi çizgidekipolitikaların, esas olarak demokratik düzeni yozlaştırdığını...
Anılardan önce anımsatmalar:
1) Kimlik siyaseti yapmanın, yani etnik/ milliyetçi ve dinci/mezhepçi çizgidekipolitikaların, esas olarak demokratik düzeni yozlaştırdığını düşündüğümü bu köşenin okurları çok iyi bilir.
Dolayısıyla zaten Kürtçü veya Cemaatçi herhangi bir harekete olumlu bakmam olanaklı değil; hele hele, bu hareketler bir de şiddete ve teröre bulaşmışlarsa bunlara tümüyle karşı olduğum açık.
2) Ama aynı biçimde, sadece etnik/milliyetçi veya dinci/mezhepçi bir siyasal çizgiyi düşman olarak hedefleyen bir siyaset de “kimlik siyasetidir” ve ona da karşıyım.
3) Tek bir etnik/milliyetçi veya dinci/mezhepçi kimlik için yapılan politika gibi, sadece böyle bir kimliğe karşı yapılan politika da ayrımcılık dolayısıyla toplumu demokrasiden uzaklaştırır.
4) Bir demokrasi, terör ve şiddete karşı elbette kendini koruyacaktır. Ama demokrasi, ancak temel hak ve özgürlüklere dayalı olan adalet ve hukukla korunur; kin ve intikam duygularıyla değil.
5) “Birinci Silivri Trajedisi” sürecinde FETÖ’nün yaptığı, haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikler, şimdi onlarla bağlantılı oldukları iddia edilen veya bunlara çanak tutan ya da doğrudan bunları yapan kişilere yapılmamalıdır.
6) Bugün “İkinci Silivri Trajedisi”nde, “Birinci Silivri Trajedisi” sürecinde yaşananlar tekrar ediliyor; bu yanlıştır: O zaman da söylemiştim, şimdi de söylüyorum; Adalet ve hukuk her zaman, herkese gereklidir; bu dönem de geçer, bu devran da değişir, ama adalet ve hukuk her zaman, herkesin güvencesi olarak kalacaktır; onu korumalıyız.
7) Terör, şiddet, darbe suçlamalarıyla yürütülen soruşturma ve ceza davalarında, hiçbir somut eyleme katılmamış olan insanların, özellikle de akademisyen, yazar ve gazetecilerin tutuklu yargılanmaları, ilerde telâfisi olanaksız haksızlıklara yol açabilir. Buna o zaman da karşıydım, bugün de karşıyım!
***