Cumhuriyet ve demokrasi-16
24 Kasım Öğretmenler Günü’nü, Türk Devrimi üzerindeki kuramsal yazılarımı sürdürerek kutluyorum. *** Türk Devrimi, insanlık tarihi açısından, Batı’daki Endüstri Devrimi’ne...
24 Kasım Öğretmenler Günü’nü, Türk Devrimi üzerindeki kuramsal yazılarımı sürdürerek kutluyorum.
***
Türk Devrimi, insanlık tarihi açısından, Batı’daki Endüstri Devrimi’ne geçişi simgeleyen Fransız İhtilali patlamasının ve Endüstri Devrimi sürecinin, gecikmiş olarak, Anadolu topraklarında yaşanması olarak düşünülebilir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hemen hemen tek başına “ideolojik” olarak planladığı ve gerçekleştirdiği bu Devrim, Fransız İhtilali’nden ve ondan sonra yaşanan Endüstri Devrimi sürecinden üç bakımdan farklılık gösterir ve bu nedenle çok daha zor, hemen hemen mucizevi bir nitelik taşır:
1) Birinci farklılık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Endüstri Devrimi’ni kaçırmış olmasından dolayı zayıflamış, yenilmiş, işgal edilmiş ve paylaşılmış olmasıdır:
Bir toplumsal devrim yapmak için önce ülkeyi işgal etmiş olan galip devletleri, Anadolu’ya Batı’dan saldıran Yunan ordularını, Doğu’dan saldıran Ermenileri ve tahtını korumak için onlarla işbirliği yapan Padişah taraftarlarını yenmek gerekmektedir.
Sadece bu askeri ve siyasal farklılık bile, Türk Devrimi’nin gerçekleştirilmesini, Fransız İhtilali’ne ve Endüstri Devrimi’ne göre, adeta olanaksız kılmaktadır.
2) İkinci farklılık daha temel, ama daha az dikkati çeken bir sınıfsal yetersizlikten, toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasal “geride kalmışlıktan” kaynaklanır: