Ecevit’e veda: Umut - 13
CHP’nin yeni programını yazma sürecinde Ecevitler’le yakın dost olmuştuk. Şimdiki kaba-saba, saldırgan yönetici dilinin aksine, herkese karşı çok nazik ve zarif davranan bir aileydi Rahşan ve Bülent Ecevit çifti....
CHP’nin yeni programını yazma sürecinde Ecevitler’le yakın dost olmuştuk.
Şimdiki kaba-saba, saldırgan yönetici dilinin aksine, herkese karşı çok nazik ve zarif davranan bir aileydi Rahşan ve Bülent Ecevit çifti.
Her olgun insan gibi, özellikle gençlere, akademisyenlere ve benim gibi “genç akademisyenlere” (kırk yıl öncesinden söz ediyorum) daha bir özenli davranırlardı.
1978’de hükümeti kurduğunda da bu dostluğumuz, ben hiçbir siyasal veya bürokratik görev istemediğim için, resmi görevlendirmeler dışında devam etti. Milli Eğitim, Kültür, Turizm, Gençlik ve Spor Bakanlıkları ile ilgili danışmanlık yapıyordum.
Boşalan milletvekillikleri için 1979’da yapılan ara seçimlerdeki 5-0’lık hezimetten sonra Ecevit, istifa etti.
Derken, 1980 askeri darbesi, Ecevit’in hapse girmesi, 1982 Anayasası, askeri yönetimin YÖK aracılığı ile üzerimde uyguladığı “sakalını kes” baskısının maskaralığı ve benzeri fırtınalar bizi ailecek İstanbul’a fırlattı.
***
Ankara’dan gözyaşları içinde ayrılmadan önce, eşimle birlikte Oran’a Ecevitler’e vedaya gittik.
Rahşan Hanım’ın, her zamanki nezaket ve zarafeti ile ikram ettiği çayları içerken Türkiye’nin geleceğini konuştuk.
Bülent Bey, hizip çatışmalarından dolayı CHP’den bütünüyle umudunu kesmişti.
Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, zaten bu tarihten çok önce, bana “Baykal-Topuz çekişmesinden bıktığını” ve “Genel Başkanlıktan ayrılmayı düşündüğün...