Eren Erdem ve Osman Kavala
“İkinci Silivri Trajedisi Dönemi” dediğim, FETÖ ile mücadele aşamasında da yaşanan haksızlık ve hukuksuzluklara ilişkin iki olay var bugünkü yazımda. ***1) EREN ERDEM DURUŞMASI: GİZLİ TANIK...
“İkinci Silivri Trajedisi Dönemi” dediğim, FETÖ ile mücadele aşamasında da yaşanan haksızlık ve hukuksuzluklara ilişkin iki olay var bugünkü yazımda.
***
1) EREN ERDEM DURUŞMASI: GİZLİ TANIK, İFADESİNİ REDDETTİĞİ HALDE!
Eren Erdem son duruşmada “Açık kaynak taramaları yapılmış, bütün her şeyimiz ortadadır. Bu bağlamda ben, bu mütalaayı kabul etmiyorum. Tutuksuz yargılanmak istiyorum. Adli kontrol hükümleri mahkemenin takdirindedir.
Bir gizli tanık beyanı üzerine iddianame yazılıyor. Kendisi bunları reddediyor. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum” dedi.
Mahkeme heyeti, suçun niteliği, katalog suçlardan olması, kuvvetli suç şüphesi, yeni delillerin değerlendirilmesi ve tartışılması gerektiği, tanıkların dinlenmemiş olması gibi gerekçeleri dikkate alarak tutuklu bulunan Eren Erdem’in bu halinin devamına oy çokluğuyla karar verdi.
YARGICIN MUHALEFET ŞERHİ
Erdem’in tutukluluk halinin devamına muhalefet şerhi koyan üye yargıcın gerekçesi şu şekilde:
“Dosya kapsamındaki delil durumu, yargılamanın geldiği aşama, sanık Eren Erdem’in kaçması saklanması veya kaçacağı şüphesi uyandıran somut olguların bulunmaması, toplanmış deliller yönünden sanığın delilleri karartabileceği yönünde kuvvetli şüphe oluşturabilecek herhangi bir davranışın tespit edilememiş olması, tutuklulukta geçirilen süre gibi hususlar bir arada değerlendirilip tutuklamanın bir tedbir olduğu gözetilerek sayın çoğunluğun tutukluluğun devamı yönündeki kararına katılmıyorum.”
***
2) OSMAN KAVALA’NIN MEKTUBU Bu arada bir yıldır tutuklu olan ve hâlâ hakkında iddianame yazıl(a) mamış olan Osman Kavala’nın da kamuoyuna bir mektubu açıklandı.
“Silivri’de ikametimin birinci yılı tamamlandı.
Beni anayasal düzeni ve hükümeti devirmeye teşebbüsle suçlayanların her geçen gün bu suçlarla alakam olmadığını daha iyi fark ettiklerine inanıyorum.
Ancak bu öğrenme süreci benim özgürlüğüm pahasına oluyor. Hayatımdan aylar eksiliyor.
Bir an önce özgürlüğüme, aileme dostlarıma kavuşmak istiyorum.
Bununla birlikte yıllardır sakıncalarını vurgulamaya çalıştığımız peşinen ceza haline gelmiş mahkeme öncesi uzun tutuklamalara ve yargılamalara artık bir son verilmesini de hayati önemde görüyorum.
Benim durumumun bu sakat tutuklama rejiminin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve yargısına verdiği zararın daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacağını ümit ediyorum.
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi normlarına aykırı, insan özgürlüğüne değer vermeyen bir anlayış nedeniyle mağdur olanlara özgürlüklerinin iade edilmesinin devletin en önemli önceliklerinden birisi olduğunu düşünüyorum.”
***