Fitne ve ‘haysiyetli muz’
Başbakan Davutoğlu, dün veda etmeden önce kendisi hakkında internette dolaşan, Erdoğan’la ters düştüğüne ilişkin olayları sıralayan “Pelikan Bildirisi” denilen belgedeki iddialara yanıt verirken...
Başbakan Davutoğlu, dün veda etmeden önce kendisi hakkında internette dolaşan, Erdoğan’la ters düştüğüne ilişkin olayları sıralayan
“Pelikan Bildirisi” denilen belgedeki iddialara yanıt verirken şöyle demişti:
“Bizim Türkiye sevdamız onların fitnelerini de boğar, kendilerini de boğar. Bizim Türkiye sevdamız onların
korkak,
yüzsüz,
anonim,
kişiliksiz,
saldırılarından zerre miktar etkilenmez. Eski Türkiye defterini açmaya çalışan sanal şarlatanların
Türkiye’yi ameliyat yapmasına da izin vermeyecektir.”
Bu sözlere karşı da kendisine “Önemli olan bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi unutmamanızdır” diye bir yanıt geldi.
***
Kimler Davutoğlu’nun bu “Korkak, yüzsüz, anonim, kişiliksiz, sanal şarlatan fitneciler” dediği kişiler?
Olayların gidişine bakarsanız, Davutoğlu hiç kuşkusuz, Erdoğan-Davutoğlu ayrışmasında, Erdoğan’dan yana tavır koyan dijital (sosyal-sanal) medya kullanıcılarını kast ediyor...
Yaygın adıyla AKTROLLER’i!..
Ama hepsini değil, AKTROLLER’in sadece Erdoğan’dan yana olanlarını.
Demek ki AKP iktidarının temel özelliği olan “Kişisel egemenlik” o noktaya geldi ki, artık lobiler gibi, “Yurtdışı” veya Fethullah Gülen Cemaati gibi “Parti dışı” düşmanlar da yetersiz kaldı; şimdi parti içinde düşman aranıyor.
***
Olayın aslında 4 yönü var:
Birinci yön, Anayasa’nın Erdoğan’ın Türkiye’yi fiilen yönetmesine izin vermemesi.
Başbakanlığa kim gelirse gelsin sorun devam edecek. Hiçbir köle efendisine yeterince yaranamaz! Sorun, Başkanlık Rejimi ile çözülmek istenecek. Adımları bekleyin.
İkinci yön, Davutoğlu’nun Başkanlık Rejimi’ne sıcak bakmaması, Parlamenter rejimi tercih ediyor görünmesi, böylece Erdoğan’ın projesine yeterince destek vermemesi.
Üçüncü yön, Davutoğlu’nun rüşvet, yağma ve yolsuzluklara karşı önlem almak istemesi. Bu konuda rüşvet, yağma ve yolsuzluklardan gelen rant dağıtılmaya devam ettiği sürece pek sorun çıkacak gibi görünmüyor; ama bir yandan da yağmalanacak kaynaklar azalıyor, işler zorlaşıyor.