Gemerek’ten Bloomington’a
Demokratik Cumhuriyeti’mizin kaderinin belirleneceği 24 Haziran/ 8 Temmuz seçimlerinin hemen öncesinde son derece önemli bir kitap çıktı: Prof. İlhan Başgöz’ün anıları. Başgöz, 95 yıllık...
Demokratik Cumhuriyeti’mizin kaderinin belirleneceği 24 Haziran/ 8 Temmuz seçimlerinin hemen öncesinde son derece önemli bir kitap çıktı:
Prof. İlhan Başgöz’ün anıları.
Başgöz, 95 yıllık, Cumhuriyet’le yaşıt bir çınar! Gemerek Nire, Bloomington Nire , HAYAT HİKÂYEM” adıyla yazdığı anıları, Türkiye İş Bankası tarafından yayınlandı.
Yurtiçinde ve yurtdışında süren, bir asırlık, toplumsal, siyasal ve en önemlisi folklorik bir serüven!
“Folklorik” diyorum, çünkü İlhan Başgöz, bir Halk Bilim, Folklor uzmanı...
Anıları paha biçilmez yerel deyişler, anılar, olaylar ve yorumlarla bezenmiş.
***
Sivas Gemerek’ten başlayan, Ankara’ya uzanan, Tokta’tan Los Angeles’e, oradan da Indiana’ya kadar süren, sonra tekrar Ankara, Van ve İstanbul’da yaşanmış, inişli çıkışlı, heyecanlı, ihbarlar, haksızlıklar ve mücadelelerle yaşanmış, merakla ve çok kolay okunan müthiş bir serüven.
Başgöz, sadece bir Halk Bilim, Folklor uzmanı değil, belleği de çok güçlü olan bir insan:
Geçmişe ilişkin ayrıntıları o denli incelikli anımsıyor ve o kadar renkli anlatıyor ki, sanki, Anadolu’nun gezginci saz şairlerinden “Hazreti Ali’nin Gazavatı” destanını dinler gibi oluyorsunuz!
***
Ben İlhan Başgöz’ü, Kültür Bakanlığı Müsteşarı olduğum dönemde yakından tanıdım:
Daha önce bir uluslararası toplantı dolayısıyla, sunacağı bildirinin iptal edilmesiyle resmi makamlar tarafından kendisine yapılan büyük haksızlık ve terbiyesizliği telâfi etmek için, Türkiye’ye davet ettim, ülkemizi, ülkemiz kültürünü ABD’deki akademik çevrelerde büyük bir başarıyla temsil eden bu büyük insana ödül verdim, onu devletimizle barıştırmaya çalıştım.
Sanıyorum başardım da:
Önce onun çabalarıyla ve benim desteğimle, Indiana Üniversitesi ile ortak dizi olarak, Türk Kültürü hakkında pek çok İngilizce yayın yaptık.
Sonra, emekli olmadan önce, büyük çabalarla, ders verdiği Indiana Üniversitesi’nde Türk Kültürü dersleri okutmak üzere bir “vakıf kürsüsü” kurdurdu ve böylece ülkesine yaptığı hizmetleri ölümsüzleştirdi. (ss. 305-307)
***