Gerekliyi, yeterli diye yutturmak
En etkili yalan, yarı doğru olan yalandır! Halkın duygularını okşayarak onları aldatan, (demagoji yapan) liderler, bunu çok iyi becerirler. En etkili yöntemleri de, belli olay ve olguları tanımlarken, gerekli olan koşulları...
En etkili yalan, yarı doğru olan yalandır! Halkın duygularını okşayarak onları aldatan, (demagoji yapan) liderler, bunu çok iyi becerirler.
En etkili yöntemleri de, belli olay ve olguları tanımlarken, gerekli olan koşulları, sanki yeterli koşullarmışçasına kullanmak, tanımları eksik bırakarak belli kavramların içlerini boşaltmaktır.
***
Türkiye yıllardır sağ iktidarlar tarafından saptırılan “Demokrasi”, “Milli İrade”, “Çoğunluk Yönetimi”, “Sandık” ve bunlara dayalı “Meşruiyet” iddialarıyla kandırılıyor.
Klasik örnek “Demokrasi” ve ona bağlı olarak “Milli İrade” ile “Meşruiyet” tanımlarıdır.
“Sandık” yani “seçim”, “Demokrasi”nin gerekli ama yeterli olmayan koşuludur.
Sağ iktidarlar, “sandıktan” çıkmayı, “seçim” kazanmayı, meşruiyetlerinin temeli, yani yaptıkları her eylemi meşru kılan bir koşul sayarlar.
Oysa iktidarların meşruiyeti SADECE seçim kazanmakla sağlanmaz...
Meşruiyet, SEÇİM KAZANMAYA İLAVE OLARAK, Anayasaların öngördüğü biçimde, başta muhalefet ve ifade özgürlükleri olmak kaydıyla, temel hak ve özgürlüklere saygılı davranmakla ve yargı denetimine tabi olmakla sağlanır.
Bu anlamda demokrasi: “Azınlıkta kalmış olanların da iktidar olabilme haklarının ve OLANAKLARININ bulunduğu, serbest, şeffaf, eşit koşullarda, periyodik olarak tekrarlanan seçimlerin yapıldığı, temel hak ve özgürlüklere ve bunları koruyan hukuk düzenine dayalı olan bir rejimdir.”
Bu tanımda dikkat çekmek istediğim nokta, “serbest, şeffaf, eşit koşullarda, periyodik olarak tekrarlanan seçimler” önkoşuludur.
Örneğin, Başbakan’ın, Başbakan kimliği ve yetkileriyle katıldığı bir Cumhurbaşkanlığı seçimi adil ve eşit koşullarda yapılan bir seçim sayılamaz ve seçim sonucu meşru kabul edilemez. Aynı itiraz, devletin valilerinin iktidar partisinin propagandası olarak buzdolabı ve benzeri mallar dağıttığı seçimler için de ileri sürülebilir. Benzer bir itiraz, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı’nın sahalara inip propaganda yaptığı seçimler için de geçerlidir.
Sonuç olarak ortada bir sandığın olması, “Demokratik bir seçim yapıldığının” güvencesi değildir...
Hele böyle eşit olmayan koşullardaki bir seçimle iktidar olmuş bir partinin, üstelik temel hak ve özgürlükleri de ihlal etmesi, “Demokrasi bağlamında”, meşruiyetini tümüyle kaybetmesi anlamına gelir.