İddianame mantığıyla AKP’ye bakılsa?..
Cumhuriyet gazetesi ile ilgili olarak hazırlanan iddianame, sanıkların “BYLOCK isimli kriptografik iletişim programını kullanan şüphelilerle çok sayıda bağlantı kurdukları” suçlaması ile...
Cumhuriyet gazetesi ile ilgili olarak hazırlanan iddianame, sanıkların “BYLOCK isimli kriptografik iletişim programını kullanan şüphelilerle çok sayıda bağlantı kurdukları” suçlaması ile başlıyor:
“Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından medya mensupları hakkında yapılan soruşturmalarla ilgili her ne kadar şüpheli veya sanıkların eylemlerinin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı şeklinde kamuoyu oluşturulmaya çalışılmış ise de yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı bir kısım şüphelilerin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının özel bir yöntemle dahil oldukları BYLOCK isimli kriptografik iletişim programını kullanan şüphelilerle çok sayıda bağlantı kurdukları, bu minval üzere; ...”
(Kolay okunsun anlaşılsın diye, cümleyi ben ikiye böldüm.)
***
Cümle, “bu minval üzere;” dedikten sonra sanıkların isimlerini tek tek sayarak, kimin kaç ByLock kullanıcısı ve/veya FETÖ/PDY sanığı/şüphelisi ile telefon irtibatı olduğunu belirtiyor ve sonra şöyle devam ediyor:
“Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen HTS ve BYLOCK analiz raporları incelendiğinde;
şüphelilerin görüştükleri kişilerin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeleri olduğu gibi, (Türkiye’nin çeşitli yerlerinde mukim); POLİS, ÖĞRETMEN, MÜEZZİN, AKADEMİSYEN, ASKER VE KAMUDA ÇALIŞAN çeşitli meslek gruplarına mensup oldukları tespit edilmiştir.
Her ne kadar günün sosyal ve ekonomik koşulları ile iletişim olanaklarındaki yaygınlık dikkate alındığında insanların birbirleriyle irtibat kurması normal görülebilecek ise de, farklı meslek grupları ve sosyal çevrelerden olan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü nedeniyle haklarında soruşturma yapılan TUTUKLU ya da FİRARİ Öğretmen, Polis, Asker ve diğer kamu görevlileriyle sıklıkla görüşülmesinin
hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi tesadüfi de görülemeyeceği açıktır.”
(Kolay okunsun ve anlaşılsın diye cümleleri yine ben böldüm; siyah vurgu da benim.)
***
İddianameye esas teşkil eden ana unsurlardan biri olan bu “telefon irtibatı”, acaba ne kadar geçerli bir “suç delilidir”?
Bu konuda Orhan Erinç dünkü köşesinde, kendisiyle ilgili, bazı maddi yanlışlara da işaret eden, önemli açıklamalar yaptı.
Bu “telefon irtibatı” iddiasının genel geçerliliği hakkında, benim çok basit bir TEST önerim var:
Suç delili olarak kabul edilen “ByLock’lular ve FETÖ/PDY sanıkları/ şüphelileri” ile olan “telefon irtibatı”:
AKP’nin, genel merkez ve yerel örgüt yöneticileri, bakanları, milletvekilleri, belediye başkanları, belediye meclisi üyeleri açısından da kontrol edilsin!