Kadri Gürsel tarihe geçerken
Cumhuriyet mensuplarının duruşması dün, Gazeteciler ve BasınBayramı’nın 109’uncu, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atanLozan Antlaşması’nın ise 94’üncü...
Cumhuriyet mensuplarının duruşması dün, Gazeteciler ve BasınBayramı’nın 109’uncu, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atanLozan Antlaşması’nın ise 94’üncü yıldönümünde yapıldı.
Böyle bir çelişki ve ironik çakışma ancak Türkiye gibi “birden çok uygarlık aşamasını aynı anda yaşayan çok katmalı bir toplumda” görülebilirdi!
***
Bugün tek bir kişinin, Kadri Gürsel’in savunmasının son satırlarını alıntılamak istiyorum:
Gürsel’in savunmasının tamamı “Tarihsel bir hukuk metni” olarak “Türkiye’nin Adalet Literatürüne” girecektir.
Kadri Gürsel ile hayatımda bir kez karşılaştım:
Japonya Konsolosu’nun verdiği bir davette tanıştık; bir daha da karşılaşmadık.
O yemekte yazılarını büyük bir zevkle okuduğumu ve kendisini çok takdir ettiğimi belirtmiştim.
Cumhuriyet’e gelmesine, özellikle de yayın danışmanı olmasına çok sevinmiştim.
Geldikten çok kısa bir süre sonra, ben kendisine bir “Hoş geldin” deme fırsatı bile bulamadan tutuklandı.
Bu değerli genç gazeteci-yazar hem siyasal/ideolojik duruşu ve yaklaşımları hem de gazetecilik anlayışı bakımından daima Demokrat, İnsan Haklarından yana, gerçekleri yansıtan, övünülecek tertemiz bir kariyer izlemiştir.
Bu davada sanık olarak da çok özel bir yeri vardır; alıntıladığım son bölümün daha ilk satırlarında bunu göreceksiniz.
Bakın Kadri Gürsel, hakkındaki iddiaları tek tek çürüttükten sonra, savunmasının son bölümüne nasıl başlıyor!
***