Koalisyon ve Erol Simavi
Erol Simavi ile koalisyonun doğrudan bir ilişkisi yok... Ama zamanlama açısından bu iki konuyu aynı anda yazmak gereği beni böyle bir başlık kullanmaya zorladı: Sevgili Erol Simavi, seçim gecesi, Monaco’da, tedavi...
Erol Simavi ile koalisyonun doğrudan bir ilişkisi yok... Ama zamanlama açısından bu iki konuyu aynı anda yazmak gereği beni böyle bir başlık kullanmaya zorladı:
Sevgili Erol Simavi, seçim gecesi, Monaco’da, tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu.
Sadece Türkiye’nin basın tarihinde değil, benim kişisel yaşamımda da önemli bir rolü olmuştu...
Babamlarla babasının komşu olduğu Kanlıca’da dün toprağa verilmesi dolayısıyla bugün onu anmak gereğini duyuyorum.
Türkiye’nin gündemi ise seçim sonrası senaryolara kilitlenmiş halde...
Okurlar bu konuda da ne düşündüğümü soruyor.
Şimdilik, koalisyona yönelik tek bir fikrimi söyleyip geçeceğim; gelecek yazılarımda gerek seçim sonuçlarını gerekse koalisyon olasılıklarını daha ayrıntılı ve derinliğine irdelerim:
AKP ile koalisyon yapan parti intihar eder...
Bir dahaki seçimlerde büyük oy kaybına uğrar!
***
Türkiye’nin basın tarihinde Simavi ailesinin yeri pek çok araştırmaya, yazıya ve kitaba konu oldu; bu nedenle işin toplumsal yanını şimdilik bir kenara bırakıp kişisel bir izlenim yazmak istiyorum:
12 Eylül faşizminin üniversiteleri YÖK aracılığıyla kıskaca aldığı günlerdi (Bugün de durum pek farklı değil ya!)...
Üniversite öğretim üyelerine sakal kesme baskısı yapılıyor, sakıncalı görülenler (genellikle solcu oldukları düşünülenler) 1402 sayılı sıkıyönetim yasasıyla görevlerinden alınıyordu.
Zamanın Hacettepe rektörü benim de sakalımı kesmemi söyledi ve bu isteğin doğrudan “yukardan” geldiğini belirtti.
Danıştay’a başvurma hakkımı da kullandırtmayacaklarını söyleyince, “Sakal devletin değil, eşimin egemenlik alanıdır” diyerek üniversiteden istifa ettim...