Laiklik ve devlet
Allah gani gani rahmet eylesin, Anayasa Profesörü Bahri Savcı çok iyi bir hoca, çok iyi bir insandı. Türkiye’yi bugünlere taşıyan 12 Eylül 1980 darbesi, bütün otoriter rejimlerin hayal ettiği gibi...
Allah gani gani rahmet eylesin, Anayasa Profesörü Bahri Savcı çok iyi bir hoca, çok iyi bir insandı.
Türkiye’yi bugünlere taşıyan 12 Eylül 1980 darbesi, bütün otoriter rejimlerin hayal ettiği gibi, eğitimi ve bu arada üniversiteleri de kendine râm etmek için, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu’nu kullanarak tasfiyeye giriştiğinde emekliliğine birkaç ay kala, görevinden alınmıştı.
***
Her otoriter rejimin yaptığı gibi, 12 Eylül askeri darbesi de, muhaliflerinisusturmak için bir ideolojik kılıf icat etmişti:
Birbirine ters ideolojileri içerdiği için alay konusu olan “Anarşist, Komünist vede Maoist” etiketi, tasfiye için kullanılıyordu.
Her baskı döneminde olduğu gibi iktidar, “Sayın muhbir vatandaşların” böyle “hainleri” ihbar etmelerini istiyordu. (“Hain” sözcüğünü sevmem ve kullanmam. Sadece o dönemin havasını yansıttığı için mecburen atıf yaptım.)
Her dönemde görülen iktidar borazanı, iki ş ile, “şeddeli”, aşşağılık medya mensupları, askerlerin gözüne girmek için, aydınları, yazarları, üniversite hocalarını ihbar etmeye başlamıştı.
Oysa, anarşi ve terör en çok üniversitelere ve akademisyenlere zarar vermişti:
Öldürülen aydınların önemli bir bölümü, demokrat kimlikli üniversite hocasıydı...
Bunlar kategorik olarak şiddete, anarşiye karşıydılar.
Ama üniversitelerde temizlik yapmak isteyen askeri yönetim 1980 öncesinde ülkeyi pençesine almış olan anarşinin faturasını üniversiteye kesmeye karar vermişti...
Cuntanın lideri Kenan Evren açıkça aydın düşmanlığı yapıyordu. (AzizNesin’le birlikte hazırladığımız “Aydınlar Dilekçesi” serüvenini çok yazdım. Yine yazacağım.)