Meclis, adalet ve demokrasi
Tek Adam Rejimi, hoşlanmadığı muhalif eylem, söylem ve eleştirileri derhal “hainlik” ve “terör örgütüne üye olmadan yardım” ile suçlama eğiliminde. “Barış Akademisyenleri”nden...
Tek Adam Rejimi, hoşlanmadığı muhalif eylem, söylem ve eleştirileri derhal “hainlik” ve “terör örgütüne üye olmadan yardım” ile suçlama eğiliminde.
“Barış Akademisyenleri”nden sonra “Cumartesi Anneleri” de bu eğilimden nasiplerini almaya başladılar.
Böylece ülkedeki haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik sorunları, gitgide içerdeki yazarlar, gazeteciler, politikacılar ve milletvekilleri ile birlikte dışardakiler tarafından da paylaşılmaya başlandı.
Zaten daha önce defalarca belirttiğim gibi, başka türlü olması da beklenmezdi; Hukuk Devleti yıkılıp haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik bir kez başlayınca sınırlarını çizmek olanağı yoktur!
***
Bugün içinde bulunduğumuz siyasal, hukuksal ve ekonomik krizler, Erdoğan/ AKP iktidarının 16 yıllık uygulamaları sonunda, ya kötü yönetimle güçlenmiş, ya da doğrudan bu yönetim yüzünden ortaya çıkmışlardır..
Bu 16 yıl boyunca Erdoğan, sürekli olarak Bürokrasi ve Adalet engellerinden şikâyet etmiş ve yine bizzat kendisi, Tek Adam Yönetimini güçlendiren 24 Haziran seçimlerinden sonra, artık bu engellerden kurtuldukları için, ülkede olup bitenlerin tek sorumlusunun “kendi şahsı” olduğunu belirtmiştir.
***
Türkiye’de Parlamenter Demokratik Rejim, Anayasa’ya ve yasalara aykırı uygulamalarla, OLAĞANÜSTÜ HAL, OHAL bağlamında çıkarılan KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER, KHK’larla, baskı altında, eşitsiz ve adaletsiz koşullarla yapılan halkoylamaları ve seçimlerle değiştirildi.
Rejimi korumakla yükümlü olan Anayasa Mahkemesi ve YSK gibi Yüksek Yargı Organları, Demokratik Rejim’in hem felsefesine, hem de icrasına, yani, hem ruhuna hem de lafzına aykırı olan bu uygulamaları ya görmezden geldi, ya da, daha kötüsü, bunlara alet oldu, onay verdi!
***