Ne meşru, ne de yasal!
Bu Halkoylaması: Seçmenin onayına sunulan Anayasa değişiklikleri, Demokrasiyi ortadan kaldırdığı, oysa Demokrasinin kurum ve kuralları, Demokrasiyi yok etmek amacıyla...
Bu Halkoylaması:
Seçmenin onayına sunulan Anayasa değişiklikleri, Demokrasiyi ortadan kaldırdığı, oysa Demokrasinin kurum ve kuralları, Demokrasiyi yok etmek amacıyla kullanılamayacağı için...
Ve OHAL koşullarında, büyük bir “Parti Devleti” baskısı ile yapıldığından dolayı...
Zaten meşru değildi.
***
Kuvvetler ayrılığının yok edilmesi ve yargının bütünüyle siyasal otoriteye bağlanması başta olmak üzere:
Milli İrade’nin yansıdığı yer olan Meclis’in yetkilerinin sınırlanması ve kısıtlanması...
Temel İnsan Hak ve Özgürlüklerini koruyacak güvencelerin yok edilmesi...
Cumhurbaşkanı’na Meclis’i feshetme ve ülkeyi kararnamelerle yönetme yetkilerinin verilmesi ve sorumlu tutulabilmesinin hemen hemen olanaksızlaştırılması...
Seçilmemiş yardımcıların tam yetkiyle Cumhurbaşkanı’na vekâlet etmesi...
Demokratik bir rejim açısından kabul edilebilir meşru maddeler değildi.
***
Bu halkoylaması, OHAL döneminde, “Parti Devletinin” aşırı baskısı altında yapıldığı için de meşru kabul edilemezdi.
Meclis’teki üçüncü büyük partinin liderleri ile milletvekillerinin ve belediye başkanlarının bir bölümü hapisteydi.
Pek çok gazeteci, yazar, medya yöneticisi, hapse atılmıştı.
Hâkimler ve savcıların bir bölümü hapisteydi ve binlercesi işten atılmıştı.
Yüksek Mahkeme Yargıçları dahil, hiç kimsenin güvencesi yoktu.
Bazı sanıkları tahliye eden mahkeme üyeleri açığa alınıyordu.
Devlet memurlarının binlercesi hapse atılmış, on binlercesi işten çıkarılmıştı.
Bir bankaya ve sayısız işletmeye el konmuştu.
Tam Halkoylaması’na gidilirken, bir KHK ile, medyanın uyması gereken, taraflara eşit zaman tahsisi ilkesi kaldırılmıştı.
Ayrıca, YSK de, aldığı bir kararla il ve ilçelerde siyasal partiler dışında yapılacak propaganda toplantılarını valilerin ve kaymakamların izninebağlamıştı.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve öteki yetkililer “Hayır” oyu verecek seçmenleri, terör örgütleriyle aynı kefeye koyan suçlamalar yapıyorlardı.
Güvenlik güçleri ve adalet mekanizması, “Hayır” oyu vereceğini belirtenlere genellikle suçlu muamelesi yapıyordu.