Öldüren aşk!
Aşk, sadece cinsellik midir? Sadece, yemek, içmek, uyumak gibi doğal bir gereksinmenin, içgüdüsel bir cinsel dürtünün dışavurumu mudur? Yoksa, işin içine duyguların, düşüncelerin, tercihlerin...
Aşk, sadece cinsellik midir?
Sadece, yemek, içmek, uyumak gibi doğal bir gereksinmenin, içgüdüsel bir cinsel dürtünün dışavurumu mudur?
Yoksa, işin içine duyguların, düşüncelerin, tercihlerin, kısacası bütün bir kültürel birikimin de karıştığı karşılıklı bir ilişki, bir etkileşim midir?
Aynen güzellik anlayışının, hukuk anlayışının, üretim anlayışının değişmesi gibi aşk anlayışı da, insanlığın evrimi ve uygarlaşması ile değişmiş, gelişmiştir.
Türkiye’de Din/Tarım Toplumu değerlerinden kurtulamamış olanlarla, Endüstriyel/Kentsel Toplumun değerlerini benimsemiş olanların birlikte yaşaması, aşk anlayışını da “Öldüren İlkel” ve “Yücelten Uygar” olarak ayırmamızı zorunlu kılıyor!
***
İlkel aşk, eşini mal olarak görür...
Uygar aşk, eşini kendisiyle eşit görür.
İlkel aşk, Toplayıcı/Avcı Toplumların ve Din/Tarım Toplumlarının maço erkek kültürünün ürünüdür...
Uygar aşk, Kentsel/Endüstriyel Toplumların ve Bilişim Toplumlarının eşitlikçi kültürünün ürünüdür.
İlkel aşk, tek yönlü sahiplenme ve mülkiyet duygusudur...
Uygar aşk, karşılıklı saygı ve sevgidir.
İlkel aşk, bencildir...
Uygar aşk, elcildir.
İlkel aşk, sahiplenemezse öldürür...
Uygar aşk, sahiplenemezse bile yüceltir.
*** “Öldüren İlkel Aşk” yani mülkiyet duygusu...