Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet: Siyasal sorumluluk

Erdoğan dün, artık resmi adı FETÖ, “Fethullah Gülen Terör Örgütü” olan, Fethullah Gülen Cemaati için şunu söyledi: “Şimdi ben ‘Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet’...

Erdoğan dün, artık resmi adı FETÖ, “Fethullah Gülen Terör Örgütü” olan, Fethullah Gülen Cemaati için şunu söyledi: “Şimdi ben ‘Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet’ dediğim o takıma, birileri ‘cemaat’ diyordu. Diğer cemaatlere hakaret olur.”
Bu sözler bana dinci terör örgütleri tarafından katledilen sevgili Uğur Mumcu’nun yaklaşık 30 yıl önce yazdığı “Tarikat-Siyaset-Ticaret” adlı kitabı anımsattı.
Erdoğan da, evvelki günkü konuşmasında geçmiş 40 yılı ve bazı siyasal liderleri işaret etmişti:
“Bu örgüt 40 yıldır kanserli bir hücre gibi, büyümesi dini değerleri öne çıkaran kimliği sayesinde mümkün olmuştur.”
“Rahmetli Özal, Demirel, Ecevit, hatta biz bu yapıya destek olduk. Ben de katılmadığım pek çok yönleri olmasına rağmen bunlara yardımcı oldum.”
Ben süreçte katkısı olan başka isimleri de anımsatayım:
Din üzerinden ticaret ile siyasete egemen olma süreci resmen 12 Mart 1971 darbesi ile askerler tarafından başlatılmış; Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, “Sosyal uyanış ekonomik kalkınmayı aştı” diyerek sola ve demokrasiye karşı tavrı belirtmişti.
Dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, 1961 Anayasası ile çağdaş bir çoğulcu demokratik sıçrama yapan Türkiye’de, birkaç yıl sonra, “Türkiye’yi solcu gençlere mi emanet edeceğiz, elbette vatanını milletini seven, milliyetçi, mukaddesatçı İmam Hatip mezunlarına” diyerek, bu Anayasa’yı hacamat eden 12 Mart 1971 darbesinin destekçisi olmuştu.
1980 askeri darbesi de, Kenan Evren’in imam çocuğu olduğunu vurgulamasından tutun da, Anayasa’ya zorunlu din dersleri koymasına kadar, din ekseninde destek aramasından kaynaklanan süreçte, Cemaat ittifakını resmileştirmişti.
Elbette 1984’ten itibaren Özal da FETÖ’nün devlete sızmasını iyice hızlandırmıştı.
Derken 2000’li yıllarda Recep Tayyip Erdoğan’ın Cemaat’e yönelik olarak söylediği “Ne istediler de vermedik” sözüyle simgelenen AKP Cemaat veya Erdoğan- Gülen iktidarı, Türkiye’yi 15 Temmuz felaketine getirdi.
Elbette bütün bunların arkasında Türkiye’nin 1946’dan itibaren Stalin’in isteklerinden korkarak Batı kampına yamanması ve dinci/ milliyetçi antikomünist politika ile ABD’nin “Yeşil Kuşak” ülkelerinden biri haline gelmesi gerçeği yatıyordu.

***

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Milli eğitim ve laiklik (2) 22 Kasım 2024 | 75 Okunma Milli eğitim ve laiklik (1) 21 Kasım 2024 | 223 Okunma Topyekûn saldırıya karşı topyekûn direniş! 19 Kasım 2024 | 297 Okunma Devlet çöktüğünde! 17 Kasım 2024 | 132 Okunma Demokratik örgütlü direniş (3) 15 Kasım 2024 | 87 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar