Otomotivin tek ihtiyacı itibar
Hürriyet Ekonomi’de ‘Otomobille uçuşa geçti’ başlığıyla verdiğimiz mayıs ayı ihracat sonuçlarına ilişkin haberimizden sonra bu açıklamayı yapan Burhanoğlu’na yüzde 100...
Hürriyet Ekonomi’de ‘Otomobille uçuşa geçti’ başlığıyla verdiğimiz mayıs ayı ihracat sonuçlarına ilişkin haberimizden sonra bu açıklamayı yapan Burhanoğlu’na yüzde 100 katılıyorum. Otomotive sektörüne yıllardır hak ettiği gerekli itibarı vermeliyiz. Otomotiv sanayinin başarısını başka herhangi bir sektör gerçekleştirseydi inanın el üstünde tutulur, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, ‘Montajcı’ diye değerlendirilmezdi.
Son 10 yılda 15 milyar dolar, 2016’da 1.96 milyar dolar dış ticaret fazlası veren otomotiv sektörünün verdiği fazla 2017’nin ilk üç ayında 2.7 milyar dolar seviyesine yükseldi. Bu rakam nisan ayında 3 milyar doları aşacak. Bu yıl sonunda 27 milyar dolarlık ihracat hedefleyen otomotiv sanayinin, vereceği fazlanın da 10 milyar doları zorlaması bekleniyor. Eğer bu gerçekleşirse otomotiv sektörü yıl sonunda üretim ve ihracat dışında, dış ticaret fazlasında da rekor kıracak.
Bugün otomotiv sektörünün Türk ekonomisinin tek başına dinamosu olduğuna kimse itiraz edemez. Ayrıca montajcı filan da değil, ciddi ciddi Türkiye’de kurulan Ar-Ge merkezlerinde önemli geliştirmeler ve ardından üretimler yapılıyor. Yerli parça kullanım oranları yüzde 70’leri aşmış durumda. İstihdama katkısı tartışılmaz, işsizlikle mücadelede de ciddi payı var. Ayrıca yan sanayinin gelişmesine de katkı sağlıyor. Yani aslında otomotiv bizim coğrafyada bayraktarlığını yapabileceğimiz en güçlü hatta tek sektör adayıdır. Bu noktada Toyota Türkiye CEO’su Ali Haydar Bozkurt’un söylediği şu sözler çok önemli: “Çıkıp tüm üreticilere, “Gelin yatırımlarınızı burada yapın, biz önümüzdeki 10 yıl içerisinde otomobil ile ilgili vergilerde şöyle bir plan içerisinde hareket edeceğiz ve bunu 10 yıl boyunca değiştirmeyeceğiz. Ondan sonraki 5-10 yıllık süreçte ise şu şekilde hareket ederek kademeli olarak vergileri dünya ölçeklerine getirmeyi planlıyoruz. Böylece pazarın 1 milyon adedin altına düşmemesini sağlayacağız, hatta ikinci 10 yılda 1.5 milyon adet olması için çalışmalar yapacağız” gibi bir garanti verebilsek, mevcut üretim yapan markaların ilave yatırımlarını çekmek konusunda çok ciddi şansımız olacağını düşünüyorum. Hatta, henüz üretim yapmayan markaların da Türkiye’de yatırım planlarını masaya yatıracaklarına inanıyorum. Yatırımcının 10 yıllık projeksiyonu görebilmesi çok çok önemlidir.”
TÜRK SAMURAYLAR YATIRIM PEŞİNDE
BUGÜN Otoyaşam sayfalarında dünya devi 2 Japon markanın Türkiye’deki yöneticilerinin açıklamalarına yer verdim. Türkiye’nin en çok araç satan ilk 10 markası arasında yer alan Toyota ve Nissan, hem satışlarını artırıyor hem de ülkeye yatırım konusunda önemli adımlar atıyor. Bugün Toyota’nın en büyük avantajı kuşkusuz Sakarya’da Corolla ve C-HR modellerini üretiyor olması. Bu yerli desteğiyle birlikte hızla büyüyen ve 50 bin adetlik satış sınırını aşan Toyota’nın Türkiye hedefleri büyük. Çok az sayıda modelle Türkiye’de 32 bin adetlik satışa ulaşan Japon Nissan’ın hedefi ise rakibi Toyota gibi Türkiye’de yerli üretim avantajına sahip olmak. Nissan, yılda 40 bin adetlik satışa ulaşırsa, Japonya merkezin yatırım için ikna olacağına inanıyor. İşte o zaman Toyota ve Honda’dan sonra Türkiye’de üretime gelen 3. marka olabilecek ve satışlarını daha hızlı artırabilecek. Ben işin yatırım tarafındayım. Nissan’ın Türkiye’de en az 100 bin adetlik bir yatırım yapması halinde, Japonların otomotiv sanayine katkısı 400 bin adetleri aşacak. Yani Honda’nın da kısa sürede üretimini 100 bin adetlere çıkartacağını düşünürsek, Türk samuraylar ekonomiye büyük katkı sağlayacak gibi görünüyor.