93 saat aşk
Fetöcülük'ten tutuklu bulunan Osman Kavala'nın Henri Barkey ile telefonda tam 93 saat 34 dakika görüştüğü tesbit edilmiş. İsteyene 1 saniye cabası da var. Henri Barkey, Amerikan gizli servisinin "Türkiye'deki darbe...
Fetöcülük'ten tutuklu bulunan Osman Kavala'nın Henri Barkey ile telefonda tam 93 saat 34 dakika görüştüğü tesbit edilmiş.
İsteyene 1 saniye cabası da var.
Henri Barkey, Amerikan gizli servisinin "Türkiye'deki darbe işlerine" bakan özel görevlisi.
Kendisi İstanbul doğumlu, İzmirli bir ailenin çocuğu. Bülbül gibi Türkçe biliyor olsa gerektir.
15 Temmuz gecesi Büyükada'daki Splendid Palas'ın bir odasından darbenin adım adım gelişmelerini izleyen "ekibin" de başındaydı. Sabah olunca malzemeyi toplayıp dağıldılar, hani şu 1 Mayıs 1977'de Intercontinental otelinden Taksim meydanına ateş eden CIA ekibinin tüfeklerini toplaması gibi... Barkey 17 Temmuz günü Türkiye'den tüydü.
Hakkında yakalama kararı var, ara ki bulasın, isterseniz Trump'tan isteyiniz.
Hey gidi hey... Artık orada "laptop"tan darbe bile izlenebiliyor demek ki... Tıp ne kadar ilerlemiş!... Bendeniz on sekiz sene kadar evvel "nostalji olsun için" orada birkaç gece geçirmiştim...
Resepsiyondaki çocuğa sordum: "Buradan Internet'e girebilir miyim?"
"Az ileride Yörükali Plajı var, oradan girebilirsiniz abi" dedi!
Çok zengin. Lakin solcu olarak tanınıyor. "Kızıl Soros" diyen de var.
Yayınevi kurması ve birtakım ak saçlı, ak sakallı "liberal akademisyenlere" destek olmasıyla tanınır.
İmdi... Zengin bir Türk solcusu bir CIA görevlisiyle tam 93 saat ne konuşur?
Çenelerinin çok düştüğünü ve her seferinde birer saat görüştüklerini kabul etsek bile en az 93 konuşma yapar bu...
Geyik mi yapıyorlardı?
Robert Kolej anıları falan?
İyi ama niçin hiçbir CIA ajanı beni arayıp Boğaziçi günlerimi sormuyor?
Ne güzel Tansu Çiller'i falan çekiştirirdik...
"Dünya ahvali" üzerine fikirlerimi de sormuyor, Kürt meselesini de, Ermeni işini de...
En son MOSSAD aramıştı, "sizi misafir edelim, İsrail'i bir gezdirelim be" dediler, fellik fellik kaçtım.
Auschwitz'e yaptığım geziden sonra bir konferans vermiş, gözümle gördüğüm toplama kamplarını anlatmıştım, "hah, kullanışlı bir aptal bulduk galiba" diye mim koymuşlardı herhalde...
Yoksa CIA ile Kavala'nın beslediği kullanışlı aptallar da mı görüşüyorlardı?
Benim uzun süredir merak ettiğim şudur: Bazı liberal aydınlar vatanlarını bedava mı sattılar yoksa para pul da aldılar mı?
Vatanlarına duydukları nefretten mi yaptılar bunu, Tayyip Erdoğan'a duydukları nefretten mi, yoksa birkaç bin dolar uğruna mı?