Adamı madam da eder misiniz?
Hayır, edemezsiniz, dedi İspanya.Hayır, edemezsiniz, dedi Sırbistan.Hayır, edemezsiniz, uçmayın, dedi Fransa. Uh ah.Ancak İzlanda'yı birşeyler ettik, Almanya'yı eh işte, İtalya'yı da ucundan.Orta halli bir basket...
Hayır, edemezsiniz, dedi İspanya.
Hayır, edemezsiniz, dedi Sırbistan.
Hayır, edemezsiniz, uçmayın, dedi Fransa. Uh ah.
Ancak İzlanda'yı birşeyler ettik, Almanya'yı eh işte, İtalya'yı da ucundan.
Orta halli bir basket takımımız var. Uh ah.
Gerçek anlamda ortadan gidiyor, üç maçı kazanıyor, üç maçta yeniliyor.
Beş oyuncumuz var, üst tarafı dolgu malzemesi, saha kenarı boş kalmasın diye bankta oturtulan havlulu çocuklar.
Beş dev adam, yedi de orta boylu vatandaş. Uh ah.
Yatıp kalkıp Cedi Osman'a dua edin, o çocuğun ismi o kadar tuhaf olmasaydı bu ilgiyi bile toplayamazdınız. (Beren Saat'in ismi Ayşe Öztürk olsaydı bugünkü şöhretini bulabilecek miydi?) Evvelce de "uh ah" sesleriyle milli takıma gaz üstüne gaz vermiştiniz, Amerikalı bir zenci çocuk çıktı anamızı ağlattı. Adım atar gibi "üçlük" atıyordu.
O şampiyonada Tayyip Erdoğan'a da hakaret etmiştiniz, seyirci bulamadığınız stadın açılış töreninde ettiğiniz gibi, İstanbul sermayesinin lumpenleri... (Neyse ki Konya halkı sizden çok daha bilinçli, çok daha insan!) O zaman ne oluyor o şişinmeler, o cafcaflanmalar, o böbürlenmeler, o Türk'e Türk propagandası?
O sloganlar milli takıma destek olması için mi atılıyor, televizyon seyircisini kanalda tutmak için mi?
Duyan o bankaya koşup parasını mı yatıracak yoksa?
Canı sıkılan başarılar diliyor, bayram gazetesinde "sayın dost ve müşterilerinin" hatırını sorar gibi.