Anasına kızına, duvardaki sazına
Altmış üç yıldır bu memlekette yaşarım, kırk iki yıldır da oy kullanırım, hiçbir seçmenin partilerin "seçim şarkılarından" etkilenip de karar verdiğini ya da oyunu...
Altmış üç yıldır bu memlekette yaşarım, kırk iki yıldır da oy kullanırım, hiçbir seçmenin partilerin "seçim şarkılarından" etkilenip de karar verdiğini ya da oyunu değiştirdiğini görmedim, duymadım.
"Oy Mesut, denizleri aş da gel, kurbanın olam"... Mesut koalisyona kalmıştı.
"Ak günlere, günlere"... Ecevit satılık oylara bel bağlamıştı.
"Kılıçlar çekildi, bu bir düello... Geliyor Kılıçdar, Kılıçdaroğlu"... Yüzde 25'i bir geçebilse gelmeyi de vallahi düşünecek.
Bakınız şimdi de MHP'li bir "sanatçı" bir "eser" bestelemiş: "Ülkem ve milletim diyen/ Devlet Bahçeli vaktidir/ Bu millet herşeyim diyen/ Devlet Bahçeli vaktidir/ Belli yönü belli yolu/ O bir tek Allah'ın kulu/ Tüm mazlumlar bekler onu/ Devlet Bahçeli vaktidir/ Bu düzen gitmez hoşuna/ Sarılır milletin işine/ Artık devletin başına/ Devlet Bahçeli vaktidir"
Vakit saat erişince o bir tek Allah'ın kulunun yüzde kaça düşeceğini hep birlikte izleyeceğiz. İşin hoş yanı, adamları onu devletin başına istiyorlar ama Devlet'in kendisi devleti istemiyor!
Bu basitlik şaheseri manzumeler, bu bangır bangır bağıran seçim otobüsleri, bu cızırdayan hoparlörlerden cıyak cıyak çığırtkanlıklar fena halde kabak tadı vermiştir. Esas olarak "en alt tabakaya" seslendiği varsayılan bu saçmalıklara alt tabaka yüz vermez, üst tabaka da kalayı basar.
Neyse ki ekim sonunda kafamızı dinleyeceğiz, çünkü Başbakan Davutoğlu bütün partilere seçim sürecinde "çevre kirliliğini engelleme, bayrak asmama ve gürültü yapmama" çağrısında bulundu.