Anlamlı bir ziyaret
Görmeyeyim, ilişmeyeyim, bulaşmayayım diyorum, konu "yaz beni, yaz beni" diye haykırıyor. Memur gazetesinin emekli müşterilerine haber diye kakaladığı "çarçur CHP propagandası" her zaman "etli" bir konu ve...
Görmeyeyim, ilişmeyeyim, bulaşmayayım diyorum, konu "yaz beni, yaz beni" diye haykırıyor.
Memur gazetesinin emekli müşterilerine haber diye kakaladığı "çarçur CHP propagandası" her zaman "etli" bir konu ve önümüze gelip kendini zorla yazdırıyor.
Kılıçdaroğlu, Tarık Akan'ın okumuş olduğu Bakırköy Taş Mektep'i ziyaret etmiş. (İyi, belki böylece Bakırköy'den iki oy daha alırsınız.)
Buna haber diyorlar.
Bu bir ilkokul.
Rahmetli Tarık Akan'ın ismi o zamanlar Tahsin Tarık Üregül.
1970 yılında Ses dergisinin "artist yarışmasına" katılma feyzini ve azmini bu okuldan almış olmalı.
Yoksa, Taş Mektep'te solculuk falan aşılamazlar adama...
O eğitim, Beyoğlu'nda Ertuğrul'un eski "Papirüs" barında, kendi aramızda "Kızılçam" diye dalga geçtiğimiz köşenin o yuvarlak sinemacılar masasında verilirdi.
Yok, ben bara takılır kızları keserdim.
Masada oturmazdım. Bizde bilinç ne arar?
Masada Tarık, Rutkay falan, Türkiye'yi kurtarırlardı.
Hey gidi gençlik günleri...
Acaba Taş Mektep'te "dışarıdan" mı okumuş? Bir ara mı girmiş çıkmış?
Tasdikname mi almış?
Daha sonra "düğün salonu müdürlüğü, Ataköy Plajı'nda cankurtaranlık, sandal kiraya verme, işportacılık" gibi işler yaptığı bildiriliyor.
Artist olmuş, kurtulmuş.
Devrimci olmuş, bir daha kurtulmuş.
Para kazanınca Taş Mektep'i "yap-işlet-devret" sistemiyle satın almış ve Özel Taş Okulu'na dönüştürmüş.
Böylece üretim araçlarından birine de sahip olmuş oluyor rahmetli.
Devrimi beklememiş.
Kılıçdaroğlu, oraya da birşeyler karalamış.
Ne yazdı acaba? Gazetenin muhabiri merak edip de bakmamış.
Kılıçdaroğlu bu gibi ziyaretleri sürdürmelidir.
"Kendi kafasına göre olan" sanatçıların anlamlı yerlerine.
Bir ara Çanakkale'ye, pardon Troya'ya da uğrasın, baksın bakalım Adalet Tanrıçası Thetis heykelinin çalışmaları nasıl gidiyor? Dikeceklerdi ya...
Orada sakın "Thetis tanrıça değildir" falan demesin, alimallah fezleke çıkarırlar.
Orada da "Atatürk'ün mendili" sergileniyormuş, çerçeve içinde.
Atatürk'ün mendili nasıl olmuş da kendini Bakırköy'de bulmuş?
Hadi hadi, neme lazım, susayım.