Asansöre bin
Dinde reform olmaz. Ne hikmetse dinde reform isteyenler de genellikle "dini duyguları zayıf" insanlar olmuştur... Alafranga bürokratlar... Bunlar halkı da sevmezler. Ara ara bu tür özlemleri ortaya atarlar, bundan çıkar sağlamak, yani...
Dinde reform olmaz.
Ne hikmetse dinde reform isteyenler de genellikle "dini duyguları zayıf" insanlar olmuştur... Alafranga bürokratlar... Bunlar halkı da sevmezler.
Ara ara bu tür özlemleri ortaya atarlar, bundan çıkar sağlamak, yani şöhret ve para kazanmak, üstüne üstlük zamparalık fırsatı da bulmak isteyen birtakım köylü kurnazı çakallar da konuya balıklama atlarlar...
Ortaya birtakım zırvalar sürerler: Namaz vakti üçe insin, kahvehanelerde de namaz kılınabilsin, vb.
Namaz vaktini azaltmak ya da çoğaltmak reform değildir.
Nedir peki reform?
Öyle bir şey yoktur.
Ezanın Türkçe okunması reform değil, bir özentidir.
Martin Luther'in İncil'i Almanca'ya tercüme etmesinden heveslenen bir Avrupa özentisi.
İster Arapça, ister Türkçe, ister Arnavutça oku, ister Norveççe, ezan ezandır. En cahil, en kafasız insan bile "müezzin ne diyor" diye sormaz. Gayrımüslim bile sormaz.
Ezanın Arapça okunmasından "rahatsız" olanlar, giderek ezanın hiç okunmamasını da isterler. Kulakları tırmalanıyormuş.
Bu dinde reform değil, dinsizliktir.
Neresinde reform yapacaksın? Namazı mı kaldıracaksın, orucu mu, haccı mı, zekatı mı? (Vermemek suretiyle zekatı zaten "fiilen" ortadan kaldırmış oluyorsun!)
Yoksa "kelime-i tevhid"i mi iptal edeceksin? Alnını karışlarlar.
Üst tarafı magazindir. Günümüzün yaşama koşulları içinde (Batı'nın bize dayattığı yaşama koşulları içinde!) kaçta kaç kişi sektirmeden her gün beş vakit namazını kılabiliyor?
Bir tarihte bazı hanımlar "cumada reform" yapmaya da kalktılar, cuma namazına gidip hem de en önde saf tutan hanımlar görüldü...
Kuralları çiğnemek reform değil, zıpırlıktır.
O kuralları değiştirip yeniden tanımlayacak bir "üst merci" de yoktur! Kim karar verebilecektir namazın üç vakite indirilmesine? Bir devlet dairesi olan bizim Diyanet İşleri mi, yoksa bütün İlahiyat Fakülteleri biraraya mı gelecekler? Diyelim ki Türkiye böyle bir işe kalkıştı, hangi İslam ülkesi bunu tanıyacak da peşimizden gelecek?
Reform yapacaksın da neyi sorgulamış olacaksın?
Kur'an-ı Kerim'i mi? Hiçbir şekilde sorgulayamazsın. Orada içtihat yoktur.
Hadis-i Şerif'leri mi? Ancak "ulema" tartışabilir, "bazı" hadislerin gerçek olup olmadığını, bizim aklımız ermez...
Yorum serbesttir ama! "Tefsir" diye koca bir ilim dalı vardır. Çağına göre yeniden yorumlayabilirsin, "temeline" sataşmadan...
Ülkemizde dinsizlik de serbesttir oysa.
Yeter ki adını koy: Önüne gelen psikopatın reklam amacıyla salladığı "asansöre binme pipin kalkar", ya da "battaniye örtme oran buran gıdıklanır", ya da "çayını karıştırma kafan karışır" gibi zırvalara balıklama atlayıp "işte din dedikleri buymuş" dangalaklığına düşme!