Aşk yatağında öldürülen Tatar güzeli Sulhiye
Derlerdi de inanmazdım: Belli bir yaşı geçince insan iki gün önce yediği yemeği unutuyor da, elli beş yıl önce radyoda dinlediği bir şarkı belleğinin diplerinden gelip diline takılıyor...Son zamanlarda durup...
Derlerdi de inanmazdım: Belli bir yaşı geçince insan iki gün önce yediği yemeği unutuyor da, elli beş yıl önce radyoda dinlediği bir şarkı belleğinin diplerinden gelip diline takılıyor...
Son zamanlarda durup durup "ellili yıllara" gidiyorum. (Kırklı yıllarda babamın içtiği portakal suyunda vitamindim, oralara gidemiyorum.)
Kitapçıda tuğla gibi bir kitap gördüm, İletişim Yayınları'ndan çıkmış.
Mete Kaan Kaynar'ın hazırladığı "Türkiye'nin 1950'li Yılları"... 740 sayfa... Fiyatlı da sayılır, 42 papel.
Hiç gözümü kırpmadan bastırıp aldım.
Kalın ama içinde çeşitli makaleler ve yazılar olduğu için parça parça, ara ara, dinlene dinlene okunuyor. Bir solukta bitirme derdi yok.
Kitap, Adnan Menderes devrini, akla gelebilecek her açıdan inceliyor.
Ekonomi, dış politika, iç politika, seçimler, basın, edebiyat, sinema, magazin, kadınlar, Kürtler, günlük hayat...
İçinde İsmet İnönü de var, Zeki Müren de var.
Elbette çoğunuzun vakti yoktur "durup ince şeyleri anlamaya" ve de böyle kitapları okumaya, elbette çoğunuzun kırk iki lirası yoktur atyarışından ayırmaya...
Ama "anlayanın" bu kitabı alıp ara ara okumasında yarar vardır, yaşlılar unutmasınlar, gençler de öğrensinler diye.