Batan sensin de haberin yok
Muhalefetin ekonomi yazarları yıllardır Türkiye'nin "battığını" söyler dururlar. Bunların içinde İstanbul sermayesine göbeklerinden bağlı olanlar ara sıra gerçekleri de yazmaktan kendilerini alamazlar, ne de...
Muhalefetin ekonomi yazarları yıllardır Türkiye'nin "battığını" söyler dururlar. Bunların içinde İstanbul sermayesine göbeklerinden bağlı olanlar ara sıra gerçekleri de yazmaktan kendilerini alamazlar, ne de olsa ar damarlarının çatlamadan kalmış bir ucu da vardır. Ar damarı hepten paramparça ya da doğuştan damarsız ve kemiksiz olanlar da, "Fethullah sermayesi" battıkça Türkiye'yi de batırmaya çalışırlar. Gerçek şudur: Türk ekonomisi bütün nankör şartlara rağmen büyümektedir. Ortalama büyüme oranı da her yıl yüzde 4... Bunu ancak altmışlı yıllarda, o beğenmediğimiz Süleyman Demirel devrinde yakalamıştık. (Devrimci arkadaşlar da "ülkemiz geri kalmış bir sömürgedir" sanarak eylemlerine hız vermişlerdi. Acaba niçin duvara tosladılar, merak eden kaldı mı?) Evet, "konjonktür" çok uygundu, petrol sudan ucuzdu falan filan ama kapitalizm o zamana kadar görmediğimiz ölçüde gelişiyordu. (Yani o dönemde Türkiye'de her şey olurdu da sosyalist devrim olmazdı.) Ellili yıllarda ilk ürkek ve yetersiz adımları atmıştık. Seksenli yıllarda yeni ve köklü bir hamle yaptık, iki binli yıllarda yeni bir hamle daha. Ne hikmetse Türk ekonomisini büyütenler de hep Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan gibi "gerici" liderlerdi canım!