Ben Remzi'den yanayım
Bütün bu patırtı içinde çok şükür iki güzel haber de geldi...Birincisi Remzi'yle ilgili. Ayı Remzi! Remzi üç yaşını doldurmuş.Sinop'ta bir mezarlıkta donmak üzere ve ayakları tutmaz durumda...
Bütün bu patırtı içinde çok şükür iki güzel haber de geldi...
Birincisi Remzi'yle ilgili. Ayı Remzi! Remzi üç yaşını doldurmuş.
Sinop'ta bir mezarlıkta donmak üzere ve ayakları tutmaz durumda bulunmuş, üç yıl önce...
Adını Remzi koymuşlar. (İnsan olsa Hüdaverdi falan koyabilirlerdi.)
Anası getirip bırakmadı herhalde, evinden, pardon, ininden kaçtı. İnsan olsaydı cami kapısına bırakırlardı. (Kimi analar da sesi çıkmasın diye boğmayı tercih ediyorlar.)
Bursa'da Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde tedavi edilmiş, kurtarılmış.
Sonra da Ovakorusu Ayı Barınağı'na teslim edilmiş.
Şu anda doğal ortamında yaşıyormuş ve çok mutluymuş.
Yani kendi hayatını yaşıyor, tatlı tatlı ayılık ediyor, armut yiyor bal yiyor, pizza satan ayı gibi geğirince de "pardon, ayılık oldu" demiyor.
Haberi yazan da demiyor, yavrunun adı bir satırda Recep, başlıkta ve toplam dört yerde de Remzi olarak geçiyor. "Frekansa" bakarak biz Remzi'yi tercih ettik.
İkinci haber bir yılanla ilgili. (İşte tam da bu ülkenin Internet sitelerine yakışır haber.)
Yok, ineği yutmamış, kadını da yutmamış...
Buzdolabına girmiş.
Bartın'da bir eve girmiş, kayıntı vardır diye mutfağa yönelmiş, bula bula buzdolabı kapağının altındaki küçük deliği bulmuş, dalmış oradan içeri... Girmiş, çıkamamış.
Evde oturan Osman gelip buzdolabını açınca da kafasını çıkarmış tabii.
Osman korkup teknik servisi aramış, görevliler önce buzdolabını bahçeye çıkarmışlar, sonra kapağını açıp soğuk hava püskürtmüşler (hangi buzdolabı o öyle, yeterince soğutmuyor?), yılanı "etkisiz hale" getirmişler.
Sopaya sarıp plastik kovaya aktarmışlar. Sonra da öldürmemişler, hayır, doğaya bırakmışlar.