Bu da yavrusu
Eh, Aydın Doğan'ın gazetesi saçmalar da Demirören'in gazetesi ondan aşağı kalır mı? Bakalım Abdi İpekçi'nin kemiklerini nasıl sızlatıyorlar:Ruslar Lenin'in mozolesinin karşısına AVM kurmuşlar!...
Eh, Aydın Doğan'ın gazetesi saçmalar da Demirören'in gazetesi ondan aşağı kalır mı? Bakalım Abdi İpekçi'nin kemiklerini nasıl sızlatıyorlar:
Ruslar Lenin'in mozolesinin karşısına AVM kurmuşlar! Bir haber.
Vay vay vay... Koskoca Lenin'in hem de...
Hani "Tayyip" yapsa tamam da...
Gazetenin muhabiri Moskova'ya gitmiş görmüş, çok etkilenmiş.
Kızıl Meydan'da büyük bir bina görmüş, "ışıl ışıl binayı müze sanmak mümkün"müş. (Bunun için hepten gabi olmak şarttır.)
Fakat bu bir müze değilmiş.
Alışveriş merkeziymiş, yani AVM.
İçine girince gerçek anlaşılıyormuş. (Dışarıdan anlaşılamıyor.)
Burası "ellili yıllarda" restore edilerek AVM haline getirilmiş...
Daha önce neymiş peki, odun deposu mu?
Evladım, o bina ünlü "GUM" mağazasıdır: Glavniy Universalnyi Magazin.
Sovyet döneminde adı azıcık değiştirilmiş ama kısaltması aynı kalmış: Gosudarstvenniy Universalnyi Magazin.
Birçok şehirde de vardır bunlardan. Onlara da TSUM diyorlar, Tsentralniy Universalnyi Magazin.
Bolşevikler el koymadan önce içinde tam bin iki yüz ayrı dükkân vardı! Demek ki AVM açmak "bize özgü" değil. Kapitalizmi ve tüketim ekonomisini biz keşfetmedik. İstersen Paris'ten örnekler de vereyim. Hani "Türk bayan turistlerinin" pek sevdiği büyük mağazalar taa İmparator Üçüncü Napoleon'dan kalmadır.