C şubesi iktidara gelince
Üst tarafı magazin ve anekdot demiştik, şimdi ortalıkta bir "Demirel'den anılar" kasırgası esiyor. Birkaç gün süreyle de köpürtecekler, sonra unutulur.Şehvetle anlatılan dönemlerden biri de çocukluğu...
Üst tarafı magazin ve anekdot demiştik, şimdi ortalıkta bir "Demirel'den anılar" kasırgası esiyor. Birkaç gün süreyle de köpürtecekler, sonra unutulur.
Şehvetle anlatılan dönemlerden biri de çocukluğu, "Çoban Sülü" dönemi. Biz ona yetişememiştik tabii, "su müdürlüğü" döneminde de küçüktük, ama "Morison Süleyman" dönemini iyi biliriz.
Çoban Sülü, otuzlu yıllarda Isparta'da bir tren istasyonu açılışında Ankara'dan gelen "başvekil İsmet Paşa'yı ve beraberindeki fötr şapkalı erkânı görmüş" ve çok etkilenmiş.
Afyon Lisesi'nde okurken de babasının gönderdiği harçlıkla kendine bir şapka almış ve bir daha da onu hiç çıkarmamış!
Aydın Doğan basını bunu, "merhumun Atatürk devrimlerine bağlılığının bir göstergesi" olarak yorumluyor.
Biz "köylünün bürokrat karşısında duyduğu eziklik ve sınıf değiştirip onların arasına katılma dürtüsü" olarak yorumladık, elbette haber hür, yorum serbesttir.
Lakin merhum bu şapka meselesini fazla uzatmış, çok abartmış ve gülünç olmaya başlamıştı...
Çünkü şapkanın, ellili yılların sonları, altmışlı yılların başlarında modası geçti ve bir daha da hiç giyilmedi. Dolayısıyla, yetmişli yıllarda, hele seksenli yıllarda, hele hele doksanlı yıllarda fötr şapka giymek, "külüstürlük, taponluk" anlamına geliyordu.
Eh, böylece "eski Türkiye" de Demirel'in "şahsında mündemiç" oluyordu.