Çok şişirirsen patlar
Bu memlekette otuz yıl önce "nostalji modasını" çıkaran üç kişiden biriyim. Suyu çıkınca vazgeçtim, bu işin esnafı olanlar sürdürdüler.Ve de yalan yanlış birçok balon...
Bu memlekette otuz yıl önce "nostalji modasını" çıkaran üç kişiden biriyim. Suyu çıkınca vazgeçtim, bu işin esnafı olanlar sürdürdüler.
Ve de yalan yanlış birçok balon uçurdular. "Genç enteller" de bu balonları hiç sorgulamadan benimsediler.
Kemal Tahir merhum, "evinin kapı numarasını bile günde iki kere kontrol edeceksin" demişti... Biz de "size ezberletilen hiçbir şeye gözü kapalı inanmayın, araştırın, neyin ne olduğunu iyice anlayıp dinleyin, sonra kendi fikrinizi oluşturun" deyip duruyoruz ama nafile...
Balonların en parlağı, Pera Palas oteli hakkında yaratılan "geriden efsaneler" bütünüdür.
Eskiden tarih dergileri durup durup İkinci Dünya Savaşı günlerinde "Pera Palas'ta patlayan bombayı" yazarlardı, bunun tartışılır bir yanı yoktu, kabak tadı vermesinden başka.
Pera Palas'ın şöhretine şöhret katan bir numara, Atatürk'ün mütarekenin başlarında yalnızca birkaç gün orada kalmış olması (ayağı değince kutsallık kazanıyor)...
Zübeyde Hanım'la kavga edip Akaretler'deki evden ayrılınca birkaç gün arkadaşı Salih Fansa'nın otelin tam karşı köşesindeki evinde, birkaç gün de bu otelde kalmış, sonra Şişli'deki kiralık evi bulup taşınmıştır, hepsi bu.
Diğer bir numara elbette Agatha Christie... Bu otelde kaybolmuş da birkaç gün bulunamamış, bu arada "bilmemkaç numaralı anahtarın esrarı" neymiş, falan filan...
Ünlü yazarın 1926 yılındaki ünlü kaybolma serüveni Pera Palas'a monte ediliyor!
İlk kocası Archibald Christie'yle şiddetli geçimsizlik yaşadığı için on gün ortadan kaybolmuştu (Archie de aynı gün evi terkedip metresine gitmişti.) Bu konuda güzel bir film vardır, ünlü yazarı Vanessa Redgrave, onu arayan Amerikalı gazeteciyi de Dustin Hoffman oynuyorlar.