Habere gel tatlım
HABERdediğin böyle olur, hem de birinci sayfadan verdiler: Deniz Baykal bayramda denize girmiş. Deniz denize giriyor, "haber değeri" var tabii. Çarpıcı. Şaşırtıcı. Rahmetli Baykal Kent de rahmetli Erdal İnönü'yle...
HABERdediğin böyle olur, hem de birinci sayfadan verdiler:
Deniz Baykal bayramda denize girmiş. Deniz denize giriyor, "haber değeri" var tabii. Çarpıcı. Şaşırtıcı.
Rahmetli Baykal Kent de rahmetli Erdal İnönü'yle tanıştığı zaman "bendeniz Baykal" deyip elini uzatmıştı da adamcağızı nasıl şaşırtmıştı (yüksek sesle okuyacaksınız ki tadı çıksın)...
Deniz Baykal denize nerede mi girmiş?
Kayseri'de girecek değil ya, Antalya'da girmiş.
Yunan adalarına gidecek değil ya, bayramda "aslen memleketi olan" Antalya'ya gitmiş. Yüz binlerce Türk köylüsü gibi o da "memlekete" gitmeyi tercih etmiş.
"Adres bulmasıyla ünlü" Kılıçdaroğlu'nu bıraksan denize girmeye belki Kağıthane'ye gelecek oysa... Hatırlarsanız "İzmirliler Haliç'te yüzecek" diyerek Türkiye coğrafyasına yeni boyutlar katmıştı. (Çocukluğunda da "Lefter'in kaleciliğinden etkilenip" Fenerli olmuş adamdır.)
Denize giren bizim Deniz önce Kaleiçi'ndeki Tekeli Mehmet Paşa Camii'nde bayram namazını kılmış (hani bunlara Allahsız diyorlardı?)... Sonra da Avcuoğlu Börekçisi'nde serpme böreği yemiş. Bunu her bayramda yaparmış.
HABER dediğin böyle olmalı, içinde "bütün unsurlar" bir tamam YER almalı... Bunların hangisi N, hangisi K'dır, orasını da okuyucu bulsun.
Gazeteciler de tekne tutup kendisini izlemişler, denizde karpuz kabuğu, kabak, patlıcan, başkaca domates yokmuş.
Deniz denizde beş yüz metre açılmış, aşağı yukarı bin yedi yüz kulaç atmış. Fakat cahil Sahil Güvenlik görevlileri "boğuluyor" sanıp koşmuşlar (koşamazlar, teknelerine gaz vermişler.)