İsmail’in memleketi
Seçim yasakları falan kimsenin umurunda değildi. Sandığa giderken baktım, çarşaf gibi "billboard"lar oldukları yerde duruyorlar. Bu saatten sonra hangi budala etkilenecekse artık...
Eskiden de bayraklar, flamalar caddenin bir ucundan öbür ucuna ampul gibi asılı dururlardı. Adayların fotoğrafları da.
Faşist gazeteye baktım:
Hiç tınmadan propagandaya devam... Mustafa Kemal'in askerleri PKK ve FETÖ yönünde oy vermek için akın akın geliyorlarmış!
Rakı sofralarını bile bırakmışlar.
Ya sıkı denetleyeceksin, altından kalkamıyorsan da yasaklamayacaksın hemşerim.
Hiç olmazsa gülünç olmaktan kurtulursun.
Fakat katılım müthişti...
Saat sekize on kala "kimse olmaz" diye gittim, kuyruk vardı. Kendimizi uyanık sanıyorduk, bizden de uyanıkları varmış.
Sessizlik hakimdi...
Yok, bizim oralarda öyle "adam bıçaklama" falan olmaz, sabahın köründe kafayı çekip gelen de bulunmaz.
Dağ başı değil.
Fakat "bakışlar" çok şey anlatıyordu.
Sandık heyeti Türkiye'nin özeti gibiydi...