Kaynayıp gidecek olan yazı
Sabah Gazetesi Engin Ardıç'ın bugünkü (09.02.2023)'' Kaynayıp gidecek olan yazı'' başlıklı yazısı.
Asker uğurlamasında iki grup arasında kavga çıkmış...
İki kişi bıçakla yaralanmış.
Malum terane: Polis ve sağlık ekipleri olay yerine gelmiş, polis havaya uyarı ateşi açmış, yaralılar hastaneye kaldırılmış, kavgaya karışan şüphelilerin yakalanmaları için çalışma başlatılmış, falan filan.
Bir başka yerde başka bir uğurlama şenliğinde herifin biri belinden tabancasını çekip havaya bir el ateş etmiş. Tabancanın "kurusıkı" olduğu söyleniyormuş.
Çevredekiler kavga edenleri ayırıp oradan uzaklaştırmışlar.
Çok sayıda polis gelmiş.
İstanbul'da bir yerde daha...
Uğurlamacıların araçları yolu kapatmış...
Konvoy bunlar.
Meşale yakmışlar.
"Adeta" göz gözü görmemiş.
Meraklılar olayı cep telefonlarına kaydetmişler.
Al bir yerde daha... Dört etti... Gene meşale yakılmış, yol trafiğe kapatılmış.
Sürücüler kornalara basarak tepki göstermişler.
Neyse ki orada yaralanan yok.
Niçin kuduruyorlar?
Biz sessiz sedasız Haydarpaşa'dan trene binip gitmiştik.
Ortada savaş mı var?
Pek pek "Adı konulmamış bir soğuk iç savaş var" diyebilirsiniz ama yeni gidenlere ne oluyor?
Daha doğrusu, uğurlayanlara...
Kime neyi ispat etmeye çalışıyorsunuz?
Hangi partiden olduğunuzu az çok anladık ama babalarınızın yaptığı hatayı yapmayın.
Yoksa eskisi gibi ölmek ve öldürmek üzere yanıp tutuşuyor musunuz?
Bu yaklaşımın Türkiye'yi nereye getirdiğini babanıza sorup öğrenin.
Bizim kuşak, yani dedeniz de bilir ya...
Ama deprem acısı gırtlağımızı sıkıyor ve bu konu güme gidecek.
BUDUR
Bakın siz birbirinizi vurmaya çalışırken ne olmuş?
Deprem kurtarma çalışmalarına yardıma gelen Yunan ekibi, evet, İskenderun'a giden Yunan ekibi elli yaşında bir babayla onun altı yaşında kızını kurtarmış.
O kadar sevinmişler ki...
Uzun süre birbirlerine sarılıp ağlamışlar.