Kılıçdaroğlu tarih bilmiyor
Başlığı okuyanlar "neyi biliyor ki" diye de sorabilirler. Gestapo'yu istihbarat örgütü, Parvus'u Türk büyüğü sanıyordu. "Elinde sopa olan devlet, ortaçağ anlayışıdır" demiş....
Başlığı okuyanlar "neyi biliyor ki" diye de sorabilirler. Gestapo'yu istihbarat örgütü, Parvus'u Türk büyüğü sanıyordu.
"Elinde sopa olan devlet, ortaçağ anlayışıdır" demiş. Güleryüzlü, hizmet eden devlet istermiş. (Şu anda devleti ellerinde tutanlar hizmet "etmedikleri" için üstüste bütün seçimleri kazanıyorlar ve oylarını da arttıra arttıra gidiyorlar!)
Birçok yarı-aydının kafasında (Kılıçdaroğlu tipik bir yarı-aydındır), soyut ve bulanık bir ortaçağ kavramı vardır. Ortaçağın "iyi bir şey olmadığını" bilirler ama o kadar.
Bunun gibi, ota bota "ortaçağ karanlığı" lafını yapıştırmayı da severler.
Oysa yirminci yüzyılda bir "Nazi karanlığından" da sözedilebilir ("Yahudi işi" diyerek psikanalizi ve nükleer fiziği reddediyorlardı!), bir "Sovyet karanlığından" da...
Stalin döneminde Rus gençleri Batı'da yayınlanan hiçbir kitabı okuyamadılar. Fransız edebiyatı niyetine, komünistlerin sevdikleri Balzac ile Stendhal'da kalmışlardı. (Radyoyu da Popov adında bir Rus mühendisin icat ettiğini sanırlardı, öyle öğretilmişti. Marconi Batılı olduğu için tarihte yoktu.)
Yetmişli yıllarda bir tanıdığım Moskova'ya gitmişti. Yanına Türkoloji mezunu bir çocuk katmışlar, çok büyük bir ihtimalle de KGB muhbiri... "Yeni Türk edebiyatından kimleri bilirsin?" diye sormuş bizimki.
Bekliyor ki Nâzım Hikmet, Orhan Kemal falan diye bir çırpıda sıralayacak...
Çocuk yutkunmuş, yeni Türk yazarı niyetine Halide Edip ile Yakup Kadri'den sonrasını hiç bilmediği ortaya çıkmış!