Kurarız ha!
Şimdi bırakın imamın oğlunu, müezzinin kızını da, çok önemli bir konuya gelelim. Devlet Bahçeli, "NATO, ABD'nin arka bahçesi, oyuncağı, keyfi olarak onu alıp bunu atacağı küresel bir organizasyon değildir" demiş.
Ne yazık ki tam da öyledir Sayın Bahçeli...
Öyle olmasaydı, "komünizm yıkıldı, artık bu örgüte gerek kalmadı" deyip NATO feshedilirdi. ABD, NATO'yu "başka işlerde, özellikle Ortadoğu'da kullanırım" diye ayakta tutuyor. Sonuçta, Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı yıkıldı ama Rus devleti sapasağlam ayakta, elindeki nükleer silahlarla.
Çin de geldi yetişti.
Zaten Bahçeli de bunu bildiği için "değildir" derken "olmamalıdır" demek istiyor...
Ve de şu müthiş cümleyi ağzından çıkarıyor:
"Eğer böyleyse Türkiye, NATO üyeliği başta olmak üzere tek taraflı işleyen uluslararası tüm bağ ve bağlantıları derhal sorgulamalı, bağımlılık ve tutsaklık yaratan bütün oluşumlarla diyalogunu kesmelidir!" Neyin peşinde olduğu kuşkulu bir emekli binbaşı da televizyonda "devleti düşünen yok" diye sallıyordu... İşte Devlet devleti düşünüyor.
Türkiye bu "bağımlılıktan kurtulma politikasını" ancak Erdoğan'ın önderliğinde ve Bahçeli'nin desteğiyle sürdürebilir.